"Casusluk" Davası-2


ğEDİTÖRDEN
ğKIBRIS'TAN HABERLER
ğKIBRIS TÜRK ÜNİVERSİTELERİ
ğKİM KİMDİR ?
ğFİLATELİ
ğKİTAP
ğKIBRIS TÜRK MUTFAĞI
ğİLETİŞİM
ğASKER MEKTUBU
ğLİNKLER

 ANA SAYFA

e@mail

 Sayfa yenilemelerinden ve yeni başlıklardan haberdar olmak istiyorsanız e-mailinizi yazın.



    

Editör
Metin ÇETİN

webmaster&desing
Oğuz ÇETİN

 

Serdar Denktaş’tan GKK’na destek (3 Temmuz)

Anamuhalefet Demokrat Parti Genel Başkanı Serdar Denktaş, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’na güvenini yineledi ve Başbakan ile Başbakan Yardımcısı’nı “Güvenlik Kuvvetleri Komutanı’na karşı başlatılan maksatlı saldırıların tuzağına düşmekle” suçladı.

Denktaş, açıklamasında, Polis Teşkilatı’nın Anayasa uyarınca Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı olduğunu belirterek, “Demokrasi kültürünün henüz istenen noktaya ulaşmadığı ülkemizde polisin GKK’ya bağlı olarak çalışması sivile bağlanmasından daha iyidir” görüşünü de yineledi.

Hükümeti gündem değiştirmekle, Başbakan Derviş Eroğlu’nu da “fırtına içinde sessizlikle” suçlayan Denktaş, “Hükümetin, kendi uzmanlarının Türkiye’den bürokratlarla birlikte hazırladığı paketi basına sızdırarak ‘bu paket Türkiye’nin paketidir’ imajını yaratması, kendi ekonomik programlarına sahip çıkacaklarına dikkatleri başka yöne çekme uğraşları da bu görüşümüzü doğrulamaktadır” ifadelerini kullandı.

Güvenlik Kuvvetleri’ne ve Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Özeyranlı’ ya güven ve desteklerinin artarak devam edeceğini bildiren Demokrat Parti Genel Başkanı Denktaş, açıklamasını şu ifadelerle tamamladı: “Sınırlarımızda güvenliğimizin teminatı olan Güvenlik Kuvvetlerimiz’e ve O’nun Komutanı’na yöneltilmeye çalışılan saldırıların sona ermesi, hükümetiyle, parlamentosuyla, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı ile, tüm kurumlarımızın ahenk içinde halkımızın ve devletimizin önünü açma uğraşını birlikte verebilecekleri bir ortamın yaratılmasına katkıda bulunmak tek arzumuzdur. Yaratılan ortamdan fayda elde etmek isteyenlere ve bu ortamdan politik kazanç sağlamaya çalışanlara verilecek en güzel yanıt halkımızın Güvenlik Kuvvetlerimize güveninin devam ettiğini göstermesinden geçer. Sağduyu mutlaka hakim olmalı ve bu gereksiz tartışmalar son bulmalıdır.”

Denktaş, “GKK, KKTC’nin anayasal kuruluşudur” (3 Temmuz)

KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Güvenlik Kuvvetleri’nin KKTC’nin anayasal bir kuruluşu olduğunu, Güvenlik Kuvvetleri Komutanı’nın da görevini yaparken Cumhurbaşkanı ile Başbakan’a karşı sorumlu olduğunu belirtti.

Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Cumhurbaşkanlığı’nda yapılan değerlendirme toplantısı öncesinde basın mensuplarına yazılı bir açıklama yaparak “Son günlerde polis teşkilatımızla ilgili tartışmalar ve bunların büyük saygı duyduğumuz Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’nı da kapsayan boyutlara ulaşmaş olması, halkımızı ve bizleri derinden üzmüştür” dedi..

Güvenlik Kuvvetleri’nin KKTC’nin anayasal bir kuruluşu olduğunu, Güvenlik Kuvvetleri Komutanı’nın ise bu anayasal kuruluşun sevk ve idaresini yürüttüğünü belirten Cumhurbaşkanı şöyle dedi: “Bu yürütme görevini yaparken Komutanlık Başbakan’a ve Cumhurbaşkanına karşı sorumludur. Komutanlık askeri görevler açısından Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlıdır ve polisimiz, Güvenlik Kuvvetleri’ndeki askerlerimizi gerektiği anda takviye edecek bir kuvvet olarak yetiştirilmektedir.”

Zaman zaman polis teşkilatının İçişleri Bakanlığı’na bağlanması görüşünün ortaya atıldığını, ancak bu konuda zamanlama açısından konsensus hasıl olmadığını da belirten Denktaş, şöyle devam etti: “Geçenlerde yaptığım bir açıklamada benim de şahsen bu görüşte olduğumu duyurmuştum. Dolayısı ile uzun bir süreden beri malum kişilerin kasıtlı saldırılarına maruz bırakılmış olan Güvenlik Kuvvetleri Komutanımız, anayasanın kendisine vermiş olduğu bir görevi –içinde bulunduğumuz bugünkü şartlarda- sonuna kadar korumaya devam edeceğini duyurmak ihtiyacını duymuştur. Anayasayı koruma görevi hepimizindir. Anayasanın polis teşkilatı ile ilgili maddelerini değiştirmedikçe ortada, belirli kişilerin düşünceleri dışında, polis teşkilatı ile ilgili bir sorun yoktur.”

DAÜ Rektörü “GKK’nın yıpratılması onaylanamaz” (6 Temmuz)

Doğu Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özay Oral, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’nın bazı basın ve yayın organları tarafından yıpratılmaya çalışıldığını belirterek, bu güzide kurumun yıpratılamaya çalışılmasının onaylanamaz olduğunu söyledi.

Oral yaptığı yazılı açıklamada, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’nı hedef alan bazı kasıtlı yayınların dolaylı olarak KKTC’deki üniversite olgusunu da yakından ilgilendirdiğini belirterek, DAÜ Rektörü olarak bu konuda duyduğu rahatsızlığı dile getirdi.

1974 Barış Harekatı’nın Kıbrıs Türkü’nün hayatında bir dönüm noktası olduğunu ve bunun tartışılmaz bir gerçek olduğunu kaydeden Oral, Kıbrıs’ta Türkler’in var olduğunu ve var olmaya devam edeceğini, Kıbrıs Türkü’nün onurlu direniş mücadelesi ile hep yukarıda tuttuğu özgürlük bayrağını, adaya barışı kalıcı bir biçimde getirmek üzere ayak basan Türk askerlerinin unutulmayacak kahramanlıklarıyla daha da yükseltildiğini ve sonunda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak yakın tarihin gönderine kalıcı olarak çekildiğini, bu gerçeğin hiç bir kurum ve kişi ile tartışılmaması gerektiğini ifade etti.

Oral, “Can korkusu olmadan yaşayabiliyorsak, geceleri tedirgin olmadan uyuyabiliyorsak, Türk olduğumuz için kendi topraklarımızda bir yerden bir yere durdurulmadan gidebiliyorsak; özetle can ve mal güvenliğimiz tehdit altında değilse, bunu mücahitlerimize ve askerlerimize borçlu olduğumuzu akıldan çıkarmamamız gerekir” dedi.

Eroğlu, “Kıbrıs Türkü anavatana bağlı" (6 Temmuz)

Başbakan Derviş Eroğlu, Kıbrıs Türkü’nü Türkiye’ye bağlılıktan koparmaya kimsenin gücünün yetmeyeceğini bildirdi.

Bir süreden beri bazı yayın organlarında Türkiye ve Türk ordusu aleyhine yayınlar yapıldığını endişeyle müşahade ettiklerini belirten Eroğlu, KKTC’nin basın özgürlüğünün anayasayla güvenceye bağlanan demokratik bir ülke olduğuna işaret ederek, “Ancak tüm dünyada olduğu gibi bu özgürlükler, ülkenin güvenliğini, kamu düzenini ve devletin yüce kurumlarını koruma ilkesiyle sınırlıdır” dedi.

Başbakan Derviş Eroğlu, bu tür yayınların Türk askerinin güvencesi altında yaşayan Kıbrıs Türk halkında tepkiye neden olduğuna dikkat çekti. Halkın kışkırtmaları yapanları ve makstalarını çok iyi tahlil etmekte ve bu tür girişimlere asla itibar etmeyeceğini her fırsatta göstermekte olduğunu, Kıbrıs Türk halkını; basın özgürlüğü arkasına saklanarak bölmenin, ya da Türkiye ile karşı karşıya getirmenin asla mümkün olamayacağını vurgulayan Başbakan, “Ne bizler, ne de halkımız buna müsaade etmez” dedi.

3 Üniversite rektöründen açıklama (7 Temmuz)

Lefke Avrupa Üniversitesi (LAÜ) Rektörü Prof. Dr. Mesut Ayan, Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi (UKÜ)Rektörü Prof. Dr. Semih Yücemen ve Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) Rektörü Prof. Dr. Kaya Özkın ortak bir açıklama yaptılar.

3 rektör açıklamada, aynı ulusun mensupları olarak kaderde ve sevinçte yumak olan Türkiye ile KKTC insanının karşı karşıya getirilme çabası ve TSK’nın parçası olan GKK’nın kamuoyu önünde tartışma konusu haline getirilmesinin üzücü olduğunu belirttiler. “Güvenlik kuvvetlerimiz ve onun seçkin komutanı varlığımız ve güvenliğimizin temelidir” diyen rektörler, “O’na ve şahsında TSK’ya şükranlarımızı ve bağlılığımızı yineleriz” dediler.

GKK Basın Bürosundan açıklama (7 Temmuz)

Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı, Devlet ve askeri sırlarla ilgili casusluk faaliyetleri başlatan bir şebekenin, bugün polis tarafından yapılan bir operasyon sonucunda ele geçirilerek tutuklandığını açıkladı.

Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı Basın Bürosu’ndan yapılan açıklama şöyle;

“Çok uzun bir süreden beri günlük gazete görünümü altında, aslında bir taraftan devleti yıkmak misyonuyla amansız ve ahlak dışı yayım yapan, ancak en önemlisi diğer taraftan devlet ve askeri sırlarla ilgili casusluk faaliyetleri başlatan bir şebeke, ilgili birimlerce çok yakından takip ve kontrol altında bulundurulmaktaydı. Söz konusu çete, zamanla askeri çevrelere sızmaya çalışmış ve bu yönde faaliyetler yürüttüğü tespit edilmiştir. Bu şebekenin dış ve iç şer odaklarıyla mevcut bütün irtibat ve iltisaklarını kanıtlayan yeterli bilgi ve belgelerin tepiti yapılmış ve devlete daha fazla zarar vermelerini engellemek amacıyla, bugün polis tarafından yapılan başarılı bir operasyon sonucunda bahse konu şebeke, elebaşısı ile birlikte ele geçirilerek tutuklanmıştır. Olay çok ciddi boyutta olup, soruşturma her yönüyle kapsamlı olarak devam ettirilmektedir. Kamuoyu ve değerli basın organlarının bilgilendirilmesine devam edilecektir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”

Ticaret Odası’ndan GKK’na destek (8 Temmuz)

Kıbrıs Türk Ticaret Odası, ekonomideki tüm olumsuzluklara rağmen demokrasinin yara almamasının Anayasayı ve ülkeyi koruma - kollama görevi üstlenen Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’nın bu konuda ödün vermemesine bağlı olduğunu belirtti.

Odadan yapılan açıklamada, ülke insanının tek öğüncesi olan söz hürriyeti ve demokrasi yokmuş imajı yaratılarak bunların koruyucusu olan devletin ve ordunun yıpratılmasına, yanlı ve art düşünceli olarak bazı çevrelerce başlatılan kampanyaya karşı çıktıklarını hatırlattı. Açıklamada özetle şu görüşlere yer verildi;

“Bazı yayın kuruluşlarının şeffaflık şemsiyesi arkasına saklanıp ülkede bir baskı ortamının bulunduğu şeklinde asılsız haber yaymasını, kişi ve kuruluşlarımızı hedef almasını, demokrasi ve vatanımızın koruyucusu Güvenlik Kuvvetlerimize saldırmasını ve ülkeyi bir kaosa sürüklemek istemesini tasvip etmiyoruz. Oda olarak basının özgür olmasından yanayız. Ancak hiçbir basın kuruluşu da özgürüm diye bir başkasının hak ve özgürlüğüne hele hele ülkemizi bölüp, halkımızı kamplara ayırıp düşmanlık tohumları yaymaya, Anayasamızı ve ülkemizi koruma ve kollama görevi üstlenen GKK’ya saldırması kabul edilecek bir davranış değildir.”

Zanlılar Mahkemeye çıkarıldı (8 Temmuz)

KKTC`de dün akşam devlet ve asker aleyhine casusluk yaptıkları iddiasıyla tutuklanan ve aralarında Avrupa gazetesinin sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Şener Levent`in de bulunduğu beş kişi mahkemeye çıkarıldı. Duruşmada, sanıklar hakkında üçer gün tutukluluk kararı alındı.

Mahkemede, zanlıların askeri yasak bölgelerin ve çok gizli askeri belgelerin fotoğraflarını Kıbrıs Rum Kesimi`ne verdiklerini söylendi.

Mahkeme, soruşturmanın selameti açısından zanlılara üç gün tutukluluk ve doktor kontrolünden geçirilmelerine karar verdi.

Gazeteciler Birliği (8 Temmuz)

Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği Başkanı Özer Hatay, bazı gazetecilerin casusluk gibi çok ciddi suçlamalarla tutuklanması olayını üzülerek öğrendiklerini belirterek, gazetecilerin ve diğer vatandaşlarla ilgili tutuklamalar ile onu takip eden prosedürlerin açıklık içinde sürdürülmesinin takipçisi olacaklarını ifade etti.

Özer Hatay, Avrupa adlı gazetenin sahibi ve başyazarı Şener Levent ve çalışma arkadaşlarının çok ciddi suçlama ile başlayan yasal kovuşturmalarının şeffaf bir şekilde sürdürülmesini, hukukun üstünlüğü prensibi ve yasal zorunluluklardan uzaklaşılmamasını istedi. “Ülkemizdeki bir basın organı ile devlet organı arasındaki olayın bu boyutlara gelmesindeki nedenin, temel hak ve özgürlüklerin ve ellerindeki güçleri sınır tanımayan bir anlayışla kullanılması olduğu görüşündeyiz” diyen Hatay, “Son günlerde bu alanda ‘kantarın topunun kaçtığına’ dikkat çekmiş ve sağduyunun egemen olmasını istemiştik” dedi.

Basın-Sen’in açıklaması (8 Temmuz)

Basın-Sen, “Avrupa gazetesinin yönetici ve bazı yazarlarına karşı ‘operasyon’ adı altında yapılan uygulamaların çağdaş devlet anlayışı ile bağdaşmadığı” görüşünü savunarak, “operasyonu basın ve düşünce özgürlüğnü ortadan kaldırmaya yönelik bir darbe” olduğunu öne sürdü.

Basın-Sen Yönetim Kurulu özetle şu görüşü savundu: “Olay karşısında başta tüm basın yayın kuruluşları olmak üzere topluma ciddi sorumluluk ve görev düşmektedir. Basın emekçileri, düşünce ve basın özgürlüğünün aldığı ağır yaraya rağmen topluma, doğru haber ve özgür yorum ile katkı sağlamaya devam etmelidir”.

K.T. Gazeteciler Cemiyeti’nin tavrı (8 Temmuz)

KTGC Başkanı Saffet Soykal, KKTC makamları tarafından devlet ve askeri sırlarla ilgili casusluk faaliyetleri yapan bir şebekenin ortaya çıkarılmasının önemli bir gelişme olduğunu söyledi.

Soykal, itham edilenler arasında Avrupa Gazetesi sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Şener Levent ve arkadaşlarının da bulunduğunun görüldüğünü, gelinen aşamada olayın boyutunun çok ciddi olduğunu ifade etti. Konuyla ilgili araştırma ve soruşturmaların hukukun üstünlüğü ilkesi çerçevesinde yürütüleceğine olan inançlarının tam olduğunu kaydeden Soykal, olayın soruşturması devam ederken, konuyu başka taraflara çekecek açıklama ve yaklaşımlardan kaçınılması gerektiğine inandıklarını kaydetti.

Talat tutuklama gerekçelerini eleştirdi (8 Temmuz)

CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat, GKK Komutanının hükümeti, meclisi ve sivil yönetimi suçladığı bir dönemde “hainli” söylemlerle gündeme getirilen tutuklamaların gerekçelerinin inandırıcı olmaktan uzak olduğunu savundu.

Mehmet Ali Talat, GKK Basın Bürosu’ndan tutuklamalarla ilgili olarak yapılan açıklamaya dikkat çekerek, açıklamada şebekeden ve askeri çevrelerin içerisine sızarak casusluk yapıldığından bahsedildiğini, “Bir günlük gazete görünümü altında devlet yıkıcılığı yapıldığı” sözlerinin ise GKK komutanının da dahil olduğu siyasi polemiklerle olayın bağı olduğunu çağrıştırdığını iddia etti.

Eroğlu da Kıbrıslı Gazetesini dava etti (8 Temmuz)

Başbakan Derviş Eroğlu, Kıbrıslı Gazetesi’nin bugüne kadar yayınlarında şahsına yönelik olarak yaptığı tüm iddialar hakkında yasal işlemlerin başlatılması için avukatına talimat verdiğini açıkladı.

Başbakan Eroğlu özetle şöyle dedi: “Kıbrıslı Gazetesi, bir süreden beri sürdürdüğü şahsıma yönelik mesnetsiz ve tümüyle gerçek dışı iddialarına bugün bir yenisini daha eklemiş bazı gazetecilerin tutuklanması konusunda şahsımla ilgili imalarda bulunmuştur. Kıbrıslı gazetesinin bu gerçek dışı iddialarını bugüne kadar itibar etmeyip yanıtlamadım. Ancak seçimler öncesi siyasi görüntüyle başlayan söz konusu yayınlar, seçim dönemi sona ermesine rağmen, ahlak kuralları yanında yasal sınırların da dışına çıkarak sürdürülmüştür. Bu ülkenin başbakanı olarak şahsımı, bazı kesimlerce Anavatan Türkiye’ye ve Türk Ordusuna karşı sürdürülen çirkin saldırılarla ilintili göstermeye çalışmak şahsıma ve başkanı bulunduğum UBP tabanına karşı yapılmış bir hakarettir. Ülkemizin siyasi yaşamını asla kabul edilemeyecek, çirkin ve demokrasi dışı ortamlara itme amacı taşıyan bu yayınları yapan ve yaptıranlar, gerek kamuoyu önünde gerekse yasalar karşısında yazdıkları çirkin senaryoların hesabını vereceklerdir.”

Talat’ın açıklaması (9 Temmuz)

CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat, ülkede son günlerde ilginç tartışmalar yaşandığını; “tehlikeli” gelişmeler olduğunu, yaşananların, ülkede barış ve demokrasi mücadelesinde yapılacak çok şey olduğunu gösterdiğini söyledi. Talat, “tabu sayılan konularda birilerinin demokrasi gereği söz söylenmesi halinde, egemenlerin işaretiyle kurum ve kuruluşların sıraya girerek, yarışırcasına, anti-demokrasiye bağlılık bildirdiklerini” ileri sürdü.

“Kıbrıs Türk tarihinde ilk kez bir Güvenlik Kuvvetleri Komutanı’nın kendisine bağlılık belirtmek için yönlendirilen kurum ve kuruluşların ziyaretini kullanarak Başbakan Yardımcısı’yla ile alay ettiğini; ona hakaret yağdırdığını” iddia eden Talat, “Komutan demokrasi güçlerine ‘ayağınızı denk alın’ demeye getirdi. ‘Değil polisin sivil idareye bağlanması, sizin sivil idareniz bile bana bağlanmalıdır’ demeye getirdi” dedi.

Talat, DAÜ Rektörü Prof. Özay Oral’ın GKK komutanının yanıda yer almasını eleştirdi. Talat, Oral’ın, “üniversite ve bilimadamı ruhuna aykırı” bu yaklaşımına GAÜ, LAÜ ve UKÜ’nün de katılmasını hayretle izlediklerini belirtti.

Başsavcı Akın Sait’in açıklaması (10 Temmuz)

Devlet ve askeri sırlarla ilgili casusluk faaliyetleri yaptıkları gerekçesiyle tutuklanan 4’ü gazeteci 6 kişi yarın öğleden sonra yeniden mahkemeye çıkarılacak.

Olayla ilgili bilgi, belge, delil ve ifadeler bulunduğunu bildiren Başsavcı Akın Sait, “Herşey yasanın verdiği yetkiyle ve yargı denetiminde yapılıyor. Başsavcılık tarafsız bir makamdır ve herhangi bir organın talimat vermesi sözkonusu değildir” dedi.

Konuyla ilgili gelişmeler hakkında ilk açıklamayı yapan Başsavı Akın Sait, 6 kişiyle ilgili tutuklama emrinin yarın sona ereceğini ve yarın öğleden sonra yeniden mahkemeye çıkarılacaklarını söyledi. “Tutuklular hakkında mahkemede nasıl bir talepte bulunulacağı konusunda henüz karar verilmediğini” söyleyen Akın Sait, prosedürle ilgili bir soru üzerine, Anayasa uyarınca 8’er günlük sürelerle 3 aya kadar tutukluluk emri alınabileceğini belirtti. Olayla ilgili tüm gelişmelerin yasaların verdiği yetkiyle yargı denetiminde yapıldığını ve işlemlerin mahkemeden alınan arama emriyle başladığını belirten Başsavcı Akın Sait, “Bazı bilgiler, belgeler, deliller var. Alınan ifadeler var. Şimdi bu ifadelerin değerlendirilmesi sözkonusu. Zanlıların suçla bağlantıları değerlendirilecek” dedi.

Tartışmalar sürerken duruşma da devam ediyor

19.09.2000

Yukarı

Ana Sayfa