Serdar Denktaş’tan GKK’na destek (3 Temmuz) Anamuhalefet Demokrat
Parti Genel Başkanı Serdar Denktaş, Güvenlik Kuvvetleri
Komutanlığı’na güvenini yineledi ve Başbakan ile Başbakan Yardımcısı’nı
“Güvenlik Kuvvetleri Komutanı’na karşı başlatılan maksatlı saldırıların
tuzağına düşmekle” suçladı.
Denktaş, açıklamasında, Polis Teşkilatı’nın Anayasa uyarınca Güvenlik
Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı olduğunu belirterek, “Demokrasi kültürünün
henüz istenen noktaya ulaşmadığı ülkemizde polisin GKK’ya bağlı olarak
çalışması sivile bağlanmasından daha iyidir” görüşünü de yineledi.
Hükümeti gündem değiştirmekle, Başbakan Derviş
Eroğlu’nu da “fırtına içinde sessizlikle” suçlayan Denktaş, “Hükümetin,
kendi uzmanlarının Türkiye’den bürokratlarla birlikte hazırladığı paketi basına
sızdırarak ‘bu paket Türkiye’nin paketidir’ imajını yaratması, kendi ekonomik programlarına sahip çıkacaklarına dikkatleri başka
yöne çekme uğraşları da bu görüşümüzü doğrulamaktadır” ifadelerini
kullandı.
Güvenlik Kuvvetleri’ne ve Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Özeyranlı’ ya güven ve
desteklerinin artarak devam edeceğini bildiren Demokrat Parti Genel Başkanı Denktaş,
açıklamasını şu ifadelerle tamamladı: “Sınırlarımızda güvenliğimizin
teminatı olan Güvenlik Kuvvetlerimiz’e ve O’nun Komutanı’na yöneltilmeye
çalışılan saldırıların sona ermesi, hükümetiyle, parlamentosuyla, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı ile, tüm kurumlarımızın ahenk
içinde halkımızın ve devletimizin önünü açma uğraşını birlikte verebilecekleri
bir ortamın yaratılmasına katkıda bulunmak tek arzumuzdur. Yaratılan ortamdan fayda
elde etmek isteyenlere ve bu ortamdan politik kazanç
sağlamaya çalışanlara verilecek en güzel yanıt halkımızın Güvenlik
Kuvvetlerimize güveninin devam ettiğini göstermesinden geçer. Sağduyu mutlaka hakim
olmalı ve bu gereksiz tartışmalar son bulmalıdır.”
Denktaş, “GKK, KKTC’nin anayasal
kuruluşudur” (3 Temmuz)
KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Güvenlik Kuvvetleri’nin KKTC’nin anayasal bir
kuruluşu olduğunu, Güvenlik Kuvvetleri Komutanı’nın da görevini yaparken
Cumhurbaşkanı ile Başbakan’a karşı sorumlu olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Cumhurbaşkanlığı’nda yapılan değerlendirme
toplantısı öncesinde basın mensuplarına yazılı bir açıklama yaparak “Son
günlerde polis teşkilatımızla ilgili tartışmalar ve bunların büyük saygı
duyduğumuz Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’nı da kapsayan boyutlara ulaşmaş
olması, halkımızı ve bizleri derinden üzmüştür” dedi..
Güvenlik Kuvvetleri’nin KKTC’nin anayasal bir kuruluşu olduğunu, Güvenlik
Kuvvetleri Komutanı’nın ise bu anayasal kuruluşun sevk ve idaresini yürüttüğünü
belirten Cumhurbaşkanı şöyle dedi: “Bu yürütme görevini yaparken Komutanlık
Başbakan’a ve Cumhurbaşkanına karşı sorumludur. Komutanlık askeri görevler
açısından Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlıdır ve
polisimiz, Güvenlik Kuvvetleri’ndeki askerlerimizi
gerektiği anda takviye edecek bir kuvvet olarak yetiştirilmektedir.”
Zaman zaman polis teşkilatının İçişleri Bakanlığı’na bağlanması
görüşünün ortaya atıldığını, ancak bu konuda zamanlama açısından konsensus
hasıl olmadığını da belirten Denktaş, şöyle devam etti: “Geçenlerde yaptığım
bir açıklamada benim de şahsen bu görüşte olduğumu duyurmuştum. Dolayısı ile
uzun bir süreden beri malum kişilerin kasıtlı saldırılarına maruz bırakılmış
olan Güvenlik Kuvvetleri Komutanımız, anayasanın kendisine vermiş olduğu bir görevi –içinde bulunduğumuz
bugünkü şartlarda- sonuna kadar korumaya devam edeceğini duyurmak ihtiyacını
duymuştur. Anayasayı koruma görevi hepimizindir. Anayasanın polis teşkilatı ile
ilgili maddelerini değiştirmedikçe ortada, belirli
kişilerin düşünceleri dışında, polis teşkilatı ile ilgili bir sorun yoktur.”
DAÜ Rektörü “GKK’nın yıpratılması
onaylanamaz” (6 Temmuz)
Doğu Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özay Oral, Güvenlik Kuvvetleri
Komutanlığı’nın bazı basın ve yayın organları tarafından yıpratılmaya
çalışıldığını belirterek, bu güzide kurumun yıpratılamaya çalışılmasının
onaylanamaz olduğunu söyledi.
Oral yaptığı yazılı açıklamada, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’nı hedef
alan bazı kasıtlı yayınların dolaylı olarak KKTC’deki üniversite olgusunu da
yakından ilgilendirdiğini belirterek, DAÜ Rektörü olarak bu konuda duyduğu
rahatsızlığı dile getirdi.
1974 Barış Harekatı’nın Kıbrıs Türkü’nün hayatında bir dönüm noktası
olduğunu ve bunun tartışılmaz bir gerçek olduğunu kaydeden Oral, Kıbrıs’ta
Türkler’in var olduğunu ve var olmaya devam edeceğini, Kıbrıs Türkü’nün onurlu
direniş mücadelesi ile hep yukarıda tuttuğu özgürlük bayrağını, adaya barışı
kalıcı bir biçimde getirmek üzere ayak basan Türk askerlerinin unutulmayacak kahramanlıklarıyla daha da yükseltildiğini ve sonunda Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti olarak yakın tarihin gönderine kalıcı olarak çekildiğini, bu
gerçeğin hiç bir kurum ve kişi ile tartışılmaması gerektiğini ifade etti.
Oral, “Can korkusu olmadan yaşayabiliyorsak, geceleri tedirgin olmadan
uyuyabiliyorsak, Türk olduğumuz için kendi topraklarımızda bir yerden bir yere
durdurulmadan gidebiliyorsak; özetle can ve mal güvenliğimiz tehdit altında değilse,
bunu mücahitlerimize ve askerlerimize borçlu olduğumuzu akıldan çıkarmamamız gerekir” dedi.
Eroğlu, “Kıbrıs Türkü anavatana
bağlı" (6 Temmuz)
Başbakan Derviş Eroğlu, Kıbrıs Türkü’nü Türkiye’ye bağlılıktan
koparmaya kimsenin gücünün yetmeyeceğini bildirdi.
Bir süreden beri bazı yayın organlarında Türkiye ve Türk ordusu aleyhine
yayınlar yapıldığını endişeyle müşahade ettiklerini belirten Eroğlu, KKTC’nin
basın özgürlüğünün anayasayla güvenceye bağlanan demokratik bir ülke olduğuna
işaret ederek, “Ancak tüm dünyada olduğu gibi bu özgürlükler, ülkenin
güvenliğini, kamu düzenini ve devletin yüce
kurumlarını koruma ilkesiyle sınırlıdır” dedi.
Başbakan Derviş Eroğlu, bu tür yayınların Türk askerinin güvencesi altında
yaşayan Kıbrıs Türk halkında tepkiye neden olduğuna dikkat çekti. Halkın
kışkırtmaları yapanları ve makstalarını çok iyi tahlil etmekte ve bu tür
girişimlere asla itibar etmeyeceğini her fırsatta göstermekte olduğunu, Kıbrıs
Türk halkını; basın özgürlüğü arkasına saklanarak bölmenin, ya da Türkiye ile
karşı karşıya getirmenin asla mümkün olamayacağını vurgulayan Başbakan, “Ne bizler, ne de halkımız buna müsaade etmez”
dedi.
3 Üniversite rektöründen açıklama (7 Temmuz)
Lefke Avrupa Üniversitesi (LAÜ) Rektörü Prof. Dr. Mesut Ayan, Uluslararası
Kıbrıs Üniversitesi (UKÜ)Rektörü Prof. Dr. Semih Yücemen ve Girne Amerikan
Üniversitesi (GAÜ) Rektörü Prof. Dr. Kaya Özkın ortak bir açıklama yaptılar.
3 rektör açıklamada, aynı ulusun mensupları olarak kaderde ve sevinçte yumak olan
Türkiye ile KKTC insanının karşı karşıya getirilme çabası ve TSK’nın parçası
olan GKK’nın kamuoyu önünde tartışma konusu haline getirilmesinin üzücü
olduğunu belirttiler. “Güvenlik kuvvetlerimiz ve onun seçkin komutanı varlığımız
ve güvenliğimizin temelidir” diyen rektörler, “O’na ve şahsında TSK’ya
şükranlarımızı ve bağlılığımızı yineleriz” dediler.
GKK Basın Bürosundan açıklama (7 Temmuz)
Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı, Devlet ve askeri sırlarla ilgili casusluk
faaliyetleri başlatan bir şebekenin, bugün polis tarafından yapılan bir operasyon
sonucunda ele geçirilerek tutuklandığını açıkladı.
Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı Basın Bürosu’ndan yapılan açıklama şöyle;
“Çok uzun bir süreden beri günlük gazete görünümü altında, aslında bir
taraftan devleti yıkmak misyonuyla amansız ve ahlak dışı yayım yapan, ancak en
önemlisi diğer taraftan devlet ve askeri sırlarla ilgili casusluk faaliyetleri
başlatan bir şebeke, ilgili birimlerce çok yakından takip ve kontrol altında
bulundurulmaktaydı. Söz konusu çete, zamanla askeri çevrelere sızmaya çalışmış
ve bu yönde faaliyetler yürüttüğü tespit edilmiştir. Bu şebekenin dış ve iç şer odaklarıyla mevcut bütün irtibat
ve iltisaklarını kanıtlayan yeterli bilgi ve belgelerin tepiti yapılmış ve devlete
daha fazla zarar vermelerini engellemek amacıyla, bugün polis tarafından yapılan
başarılı bir operasyon sonucunda bahse konu
şebeke, elebaşısı ile birlikte ele geçirilerek tutuklanmıştır. Olay çok ciddi
boyutta olup, soruşturma her yönüyle kapsamlı olarak devam ettirilmektedir. Kamuoyu ve
değerli basın organlarının bilgilendirilmesine devam edilecektir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”
Ticaret Odası’ndan GKK’na destek (8 Temmuz)
Kıbrıs Türk Ticaret Odası, ekonomideki tüm olumsuzluklara rağmen demokrasinin
yara almamasının Anayasayı ve ülkeyi koruma - kollama görevi üstlenen Güvenlik
Kuvvetleri Komutanlığı’nın bu konuda ödün vermemesine bağlı olduğunu belirtti.
Odadan yapılan açıklamada, ülke insanının tek öğüncesi olan söz hürriyeti ve
demokrasi yokmuş imajı yaratılarak bunların koruyucusu olan devletin ve ordunun
yıpratılmasına, yanlı ve art düşünceli olarak bazı çevrelerce başlatılan
kampanyaya karşı çıktıklarını hatırlattı. Açıklamada özetle şu görüşlere
yer verildi;
“Bazı yayın kuruluşlarının şeffaflık şemsiyesi arkasına saklanıp ülkede
bir baskı ortamının bulunduğu şeklinde asılsız haber yaymasını, kişi ve
kuruluşlarımızı hedef almasını, demokrasi ve vatanımızın koruyucusu Güvenlik
Kuvvetlerimize saldırmasını ve ülkeyi bir kaosa sürüklemek istemesini tasvip
etmiyoruz. Oda olarak basının özgür olmasından yanayız. Ancak hiçbir basın
kuruluşu da özgürüm diye bir başkasının hak ve
özgürlüğüne hele hele ülkemizi bölüp, halkımızı kamplara ayırıp düşmanlık
tohumları yaymaya, Anayasamızı ve ülkemizi koruma ve kollama görevi üstlenen
GKK’ya saldırması kabul edilecek bir davranış değildir.”
Zanlılar Mahkemeye çıkarıldı (8 Temmuz)
KKTC`de dün akşam devlet ve asker aleyhine casusluk yaptıkları iddiasıyla
tutuklanan ve aralarında Avrupa gazetesinin sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Şener
Levent`in de bulunduğu beş kişi mahkemeye çıkarıldı. Duruşmada, sanıklar
hakkında üçer gün tutukluluk kararı alındı.
Mahkemede, zanlıların askeri yasak bölgelerin ve çok gizli askeri belgelerin
fotoğraflarını Kıbrıs Rum Kesimi`ne verdiklerini söylendi.
Mahkeme, soruşturmanın selameti açısından zanlılara üç gün tutukluluk ve
doktor kontrolünden geçirilmelerine karar verdi.
Gazeteciler Birliği (8 Temmuz)
Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği Başkanı Özer Hatay, bazı gazetecilerin casusluk
gibi çok ciddi suçlamalarla tutuklanması olayını üzülerek öğrendiklerini
belirterek, gazetecilerin ve diğer vatandaşlarla ilgili tutuklamalar ile onu takip eden
prosedürlerin açıklık içinde sürdürülmesinin
takipçisi olacaklarını ifade etti.
Özer Hatay, Avrupa adlı gazetenin sahibi ve başyazarı Şener Levent ve çalışma
arkadaşlarının çok ciddi suçlama ile başlayan yasal kovuşturmalarının şeffaf bir
şekilde sürdürülmesini, hukukun üstünlüğü prensibi ve yasal zorunluluklardan
uzaklaşılmamasını istedi. “Ülkemizdeki bir basın organı ile devlet organı
arasındaki olayın bu boyutlara gelmesindeki nedenin, temel hak ve özgürlüklerin ve
ellerindeki güçleri sınır tanımayan bir anlayışla kullanılması olduğu görüşündeyiz” diyen Hatay, “Son
günlerde bu alanda ‘kantarın topunun kaçtığına’ dikkat çekmiş ve sağduyunun
egemen olmasını istemiştik” dedi.
Basın-Sen’in açıklaması (8 Temmuz)
Basın-Sen, “Avrupa gazetesinin yönetici ve bazı yazarlarına karşı
‘operasyon’ adı altında yapılan uygulamaların çağdaş devlet anlayışı ile
bağdaşmadığı” görüşünü savunarak, “operasyonu basın ve düşünce
özgürlüğnü ortadan kaldırmaya yönelik bir darbe” olduğunu öne sürdü.
Basın-Sen Yönetim Kurulu özetle şu görüşü savundu: “Olay karşısında başta
tüm basın yayın kuruluşları olmak üzere topluma ciddi sorumluluk ve görev
düşmektedir. Basın emekçileri, düşünce ve basın özgürlüğünün aldığı
ağır yaraya rağmen topluma, doğru haber ve özgür yorum ile katkı sağlamaya devam
etmelidir”.
K.T. Gazeteciler Cemiyeti’nin tavrı (8 Temmuz)
KTGC Başkanı Saffet Soykal, KKTC makamları tarafından devlet ve askeri sırlarla
ilgili casusluk faaliyetleri yapan bir şebekenin ortaya çıkarılmasının önemli bir
gelişme olduğunu söyledi.
Soykal, itham edilenler arasında Avrupa Gazetesi sahibi
ve Genel Yayın Yönetmeni Şener Levent ve arkadaşlarının da bulunduğunun
görüldüğünü, gelinen aşamada olayın boyutunun çok ciddi olduğunu ifade etti.
Konuyla ilgili araştırma ve soruşturmaların hukukun üstünlüğü ilkesi çerçevesinde yürütüleceğine olan inançlarının tam
olduğunu kaydeden Soykal, olayın soruşturması devam ederken, konuyu başka taraflara
çekecek açıklama ve yaklaşımlardan kaçınılması gerektiğine inandıklarını
kaydetti.
Talat tutuklama gerekçelerini eleştirdi (8 Temmuz)
CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat, GKK Komutanının hükümeti, meclisi ve sivil
yönetimi suçladığı bir dönemde “hainli” söylemlerle gündeme getirilen
tutuklamaların gerekçelerinin inandırıcı olmaktan uzak olduğunu savundu.
Mehmet Ali Talat, GKK Basın Bürosu’ndan tutuklamalarla
ilgili olarak yapılan açıklamaya dikkat çekerek, açıklamada şebekeden ve askeri
çevrelerin içerisine sızarak casusluk yapıldığından bahsedildiğini, “Bir
günlük gazete görünümü altında devlet yıkıcılığı yapıldığı” sözlerinin ise GKK komutanının da dahil olduğu siyasi
polemiklerle olayın bağı olduğunu çağrıştırdığını iddia etti.
Eroğlu da Kıbrıslı Gazetesini dava etti (8 Temmuz)
Başbakan Derviş Eroğlu, Kıbrıslı Gazetesi’nin bugüne kadar yayınlarında
şahsına yönelik olarak yaptığı tüm iddialar hakkında yasal işlemlerin
başlatılması için avukatına talimat verdiğini açıkladı.
Başbakan Eroğlu özetle şöyle dedi: “Kıbrıslı Gazetesi, bir süreden beri
sürdürdüğü şahsıma yönelik mesnetsiz ve tümüyle gerçek dışı iddialarına
bugün bir yenisini daha eklemiş bazı gazetecilerin tutuklanması konusunda şahsımla
ilgili imalarda bulunmuştur. Kıbrıslı gazetesinin bu gerçek dışı iddialarını
bugüne kadar itibar etmeyip yanıtlamadım. Ancak seçimler öncesi siyasi görüntüyle
başlayan söz konusu yayınlar, seçim dönemi sona
ermesine rağmen, ahlak kuralları yanında yasal sınırların da dışına çıkarak
sürdürülmüştür. Bu ülkenin başbakanı olarak şahsımı, bazı kesimlerce Anavatan
Türkiye’ye ve Türk Ordusuna karşı sürdürülen çirkin saldırılarla ilintili göstermeye çalışmak şahsıma ve başkanı bulunduğum UBP
tabanına karşı yapılmış bir hakarettir. Ülkemizin siyasi yaşamını asla kabul
edilemeyecek, çirkin ve demokrasi dışı ortamlara itme amacı taşıyan bu yayınları
yapan ve yaptıranlar, gerek kamuoyu önünde gerekse
yasalar karşısında yazdıkları çirkin senaryoların hesabını vereceklerdir.”
Talat’ın açıklaması (9 Temmuz)
CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat, ülkede son günlerde ilginç tartışmalar
yaşandığını; “tehlikeli” gelişmeler olduğunu, yaşananların, ülkede barış
ve demokrasi mücadelesinde yapılacak çok şey olduğunu gösterdiğini söyledi. Talat,
“tabu sayılan konularda birilerinin demokrasi gereği söz söylenmesi halinde,
egemenlerin işaretiyle kurum ve kuruluşların sıraya girerek, yarışırcasına,
anti-demokrasiye bağlılık
bildirdiklerini” ileri sürdü.
“Kıbrıs Türk tarihinde ilk kez bir Güvenlik Kuvvetleri Komutanı’nın kendisine
bağlılık belirtmek için yönlendirilen kurum ve kuruluşların ziyaretini kullanarak
Başbakan Yardımcısı’yla ile alay ettiğini; ona hakaret yağdırdığını” iddia
eden Talat, “Komutan demokrasi güçlerine ‘ayağınızı denk alın’ demeye
getirdi. ‘Değil polisin sivil idareye bağlanması, sizin sivil idareniz bile bana
bağlanmalıdır’ demeye getirdi” dedi.
Talat, DAÜ Rektörü Prof. Özay Oral’ın GKK komutanının yanıda yer almasını
eleştirdi. Talat, Oral’ın, “üniversite ve bilimadamı ruhuna aykırı” bu
yaklaşımına GAÜ, LAÜ ve UKÜ’nün de katılmasını hayretle izlediklerini
belirtti.
Başsavcı Akın Sait’in
açıklaması (10 Temmuz)
Devlet ve askeri sırlarla ilgili casusluk faaliyetleri
yaptıkları gerekçesiyle tutuklanan 4’ü gazeteci 6 kişi yarın öğleden sonra
yeniden mahkemeye çıkarılacak.
Olayla ilgili bilgi, belge, delil ve ifadeler bulunduğunu
bildiren Başsavcı Akın Sait, “Herşey yasanın verdiği yetkiyle ve yargı
denetiminde yapılıyor. Başsavcılık tarafsız bir makamdır ve herhangi bir organın
talimat vermesi sözkonusu değildir” dedi.
Konuyla ilgili gelişmeler hakkında ilk açıklamayı
yapan Başsavı Akın Sait, 6 kişiyle ilgili tutuklama emrinin yarın sona ereceğini ve
yarın öğleden sonra yeniden mahkemeye çıkarılacaklarını söyledi. “Tutuklular
hakkında mahkemede nasıl bir talepte bulunulacağı konusunda henüz karar
verilmediğini” söyleyen Akın Sait, prosedürle ilgili bir soru üzerine, Anayasa
uyarınca 8’er günlük sürelerle 3 aya kadar tutukluluk emri alınabileceğini
belirtti. Olayla ilgili tüm gelişmelerin yasaların verdiği yetkiyle yargı denetiminde
yapıldığını ve işlemlerin mahkemeden alınan arama emriyle başladığını belirten
Başsavcı Akın Sait, “Bazı bilgiler, belgeler, deliller var. Alınan ifadeler var.
Şimdi bu ifadelerin değerlendirilmesi sözkonusu. Zanlıların suçla bağlantıları
değerlendirilecek” dedi.
Tartışmalar sürerken
duruşma da devam ediyor |