ğEDİTÖRDEN
ğKIBRIS'TAN HABERLER
ğKIBRIS TÜRK ÜNİVERSİTELERİ
ğKİM KİMDİR ?
ğFİLATELİ
ğKİTAP
ğKIBRIS TÜRK MUTFAĞI
ğİLETİŞİM
ğASKER MEKTUBU
ğLİNKLER ANA SAYFA
e@mail
Sayfa yenilemelerinden ve yeni başlıklardan haberdar olmak istiyorsanız
e-mailinizi yazın.
|
SİMERİNİ: Titina ile söyleşi
21.05.2000 Söyleşi: Titina Loizidu gazetemiz
ile yaptığı söyleşide, Türk askerlerinin adadan ayrılması durumunda yeniden
Girne'ye döneceğini belirtti. Loizidu, ilgili bir soruya şu yanıtı verdi.
"Rüyalarımın gerçekleşmesi için önce Kıbrıs sorununun çözümlenmesini,
Türk askerlerinin adadan gitmesini ve tüm göçmenlerin evlerine dönüp barış içinde
yaşamamızı isterdim. Barışcıl bir çözüm olmasını isterim. Çünkü sadece o
şartlarda Girne'ye gider ve malımı kullanabilirim. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
kararına göre Türkiye yasadışı olarak davranarak bana malımı kullandırmıyor.
Tapu belgelerim geçer liliğini
yitirmeden Türkiye malımı kullanmadığım yıllar için beni tazmin etmek zorundadır.
Bu kararın yakında uygulanarak barış yoluyla malımı kullanacağımı umuyorum."
Loizidu, bir başka soruya karşılık, Türkiye'nin çarptırıldığı tazminatı
kendisine ödeyeceğine inandığını, Türkiye'nin bu karardan kaçamayacağını,
çünkü ağır bedeli bulunduğunu da söyledi. Titina "başvuruyu yaparken
tazminatın en son düşündüğü şey olduğunu ve Girne'nin para ile
ölçülemeyeceğini" da savundu.
ALİTHİA: T. LOİZİDU İÇİN YENİ FORMÜ L
22.05.2000: Atina'da yayımlanan "To Vima" gazetesinin yazdıklarına göre,
Avrupa Konseyi'nin büyük ülkeleri Titina Loizidu konusunda yeni bir formül
benimsiyorlar. İngiltere öncülüğündeki Avrupa Konseyi üyesi büyük ülkeler perde
gerisi müzakerelerinde Titina konusunu incelediler ve sonuçta Türkiye'nin Loizidu'ya
derhal taminat ödemesi yönündeki başlangıç kararını değiştiren bir formül
benimsediler. (Gazete konu hakkında şunları da yazdı: "Formülde bazı
değişiklikler var, ancak tümünde de ortak olan unsur , toplumlararası müzakereler sonuçlanıncaya kadar (bu
faktörden dolayı sonucun etkilenmemesi için) Türkiye'nin tazminatı ödememesi
hususunda Avrupa Konseyi'nin Türkiye'ye örtü sağlayacağıdır. Avrupa Konseyi'nin
tarihinde ilk kez böyle bir yöntem icat ediliyor. Güvenilir hukuk çevrelerine göre, bu değişiklik
Avrupa Mahkemesi kararlarının dayandırıldığı tüm hukuksal zemine, ayrıca temyiz
edilmez karakterine darbe teşkil ediyor".) Yunan Hükümeti'nin Titina Loizidu
konusundaki Avrupa Konseyi'ndeki gelişmeleri izlemekte zorluk çektiğine de dikkat çekiliyor.
MAHİ: ANKARA'NIN RET KARARI
17.05.2000 yorum: Girneli Titina Loizzidu'nun dava ettiği ve kendisinden tazminat
kazandığı Türkiye, mahkemenin bu kararına uymayı ve tazminatı ödemeyi de
reddediyor. Türkiye tazminatı öderse, göçmenlerin geri dönme, mallarına kavuşma ve
onlardan yararlanma yolu açılmış olacaktır. Hükümetin mahkemenin kararının
uygulanmasında ısrar etmesi ve bu maksatla mahkemeden Türkiye aleyhinde gerekli
adımları atmasını beklediğini bildirmesi g erekmektedir. Türkiye'nin tazminatı ödememesi durumunda
Avrupa Konseyinden kovulmasını istemesi şarttır. Türk makamlarının bu davanın ve
mahkeme kararının hukuki değil siyasi olduğuna ilişkin sözleri tutarsızdır.
Ayrıca Türkiye'nin meselenin halledilmesi için birçok realist ve uygulanabilir çözüm yöntemleri
önerdiği bahaneleri de geçerlik taşımamaktadır. Bunlar dikkate alınamayacak
bahaneler olarak kalmaya mahkumdur. Türkiye Kıbrıs'a karşı işlenmiş olan bir
suçtan sanıktır. Bu suçunun bedelini ödemelidir. O nedenle işgal askerleri ve yerleşiklerini toplayarak
Kıbrıs'ı serbest bırakmalıdır.
SİMERİNİ: MAL MÜBADELESİ
17.05.2000 yorum: Şu ana kadar ortaya çıkanlar ve bildiklerimiz kadarıyla, Kıbrıs
Rum tarafı mal mübadelesi ve tazminatların meselesini Kıbrıs sorununun düzenlenmesi
konusundaki bir önlem olarak kabul etmiyor. Bunlara rağmen, BM Genel Sekreteri Kıbrıs
Özel Temsilcisi Alvaro De Soto her iki tarafa, mal mübadelesi konusunun bir sonraki
turun başlangıç gündeminde öncelikli olduğunu bildirdi. Yani, An kara'nın istediği gelişme
gerçekleşiyor. Türkiye Dışişleri Bakanı İsmail Cem, 8 Mayıs'ta Avrupa Bakanlar
Konseyi'ne gönderdiği mektupta, Titina Loizidu davasında Avrupa Mahkemesi'nin
emrettiği tazminatı ödemeyi reddetme cüretini gösteriyor. Cem, "davacıya herhangi bir ödeme yapılması,
konunun mal mübadelesi ve tazminatlar ödenmesiyle, yani Kıbrıs sorununun gelecekteki
bizonal özelliğini korunması metodlarıyla düzenlenmesi yerine en kolay çözüm
olarak bu yolu izlemek isteyen binlerce Kıbrıslı Rum'un ortaya çıkmasına neden
olacak" diyor. Türkiye'nin talep ettiği söz konusu mal mübadelesi, göçmenlerin
duygularının tahrik edilmesini ve sorununun düzenlenmesinin mantık dışı yöntemini
teşkil ediyor. Olayın tuhaf tarafı bu konunun insan haklarının koruyucusu olduğu bilinen Birleşmiş Milletler
Örgütü tarafından öne sürülmesidir. Türkiye'ye, Avrupa İnsan Hakları kararına
uyması için baskı yapılacağına, tuzağına düşürülmemeyi umut ettiğimiz siyasi
bir oyun aracılığıyla, bu yükümlülüğünden kurtarılmasına çalışılıyor. Fakat mal mübadelesi ve tazminat
ödenmesi yöntemi mal sahiplerinin onayını öngörüyor, çünkü bu konudaki hak mal
sahibinindir. Bu, tek bir göçmenin bile bu önlemi kabul etmemesi halinde, hiçbir kimse
kabul etmeye zorlanamaz. Tabii ki,böyle birşeyi kabul etmeyecek olan göçmen sayısı bir değildir, ancak herhangi
birininin kabul etmesi de zaten mümkün değildir. Sonuç olarak, böyle bir önlem BM
tarafından hazırlansa da, insan haklarının koruyucuları uluslararası örgütün
ilkelerine uymak zorundadırlar. Bizim tarafımız da böyle bir durumla ilgili teşebbüsün
yasadışılığını vurgulamak zorundadır. Tabii ki yasal ve ahlaki kurallar nedeniyle
böyle bir şeyi kabul etmemelidir.
FİLELEFTHEROS: LEFKOŞA TİTİNA İÇİN ATAKTA
17.05.2000: Hükümet, Avrupa Konseyi'nden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Titina
Loizidu'yla ilgili kararının uygulanması konusunda ısrar etmesini istiyor. TC
Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in Avrupa Konseyi'ne gönderdiği ret mektubundan sonra
Kıbrıs Hükümeti Strazburg'taki Daimi Temsilcisi Hristoforos Yanku' ya, bugünkü daimi temsilciler
toplantısında somut girişimlerde bulunması talimatı verdi. Yanku, Başsavcı Alekos
Markides ve Dışişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan yazılı açıklamayla,
mahkeme kararının uygulanması ve Avrupa Konseyi'nin, Türkiye'ye yönelik sert ifadeler içeren yeni
kararının yayınlanması için ısrar edecek. Kıbrıs Hükümeti, Dışişleri Bakanı
Cem'in Kıbrıs sorunuyla ilgili esasa yönelik tutumuna da yanıt verecek. Başsavcı
Alekos Markides dünkü açıklamasında Avrupa Konseyi'ndeki herkesi, Türkiye'nin Mahkeme kararını
uygulamayı reddetmesine karşı sorumluluklarını üstlenmeye çağırdı.
Başsavcılık ve Dışişleri Bakanlığı'nın yazılı açıklamasında, bu konuya da
değinildi. Hükümet Sözcüsü Mihalis Papapetru da bizim tarafın, TC Dışişleri
bakanı İsmail Cem'in
mal mübadelesi ile ilgili tutumunu reddettiğini açıkladı. Papapetru, Cem'in Avrupa
Konseyi Bakanlar Komitesi'ne yönelik mektubundan bahsederken, hükümetin mal mübadelesi
konusunda, BM Genel Sekreteri'ne hukuki görüş sunduğunu söyledi. Sunulan hukuki görüş metninin girişinde
yabancı uluslararası bilimadamlarının isimleri yer alıyor ve metinde kişisel mal
sahipliliği hakkının tartışılamayacağı kaydediliyor. Hükümet Sözcüsü
Lefkoşa'nın, işgalin oldu-bittilerinin yasallaşmasını görüşmek niyetinde
olmadığını belirtti
ve `üçüncü tur dolaylı görüşmelere sorunun özünü görüşmek için gidiyoruz'
diyerek göçmenlerin geri dönmeleri konusunu görüşeceğimizi ekledi. Atina'daki
Hükümet Sözcüsü Reppas, Papapetru ile aynı doğrultuda bir açıklama yaptı.
FİLELEFTHEROS: Ankara Loizidu meselesinden kaçmak için görüşmelere sarılıyor
16.05.2000: İşgal bölgelerindeki malını kullanması engellendiği için Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurup Türkiye aleyhinde tazminat kararı aldıran Titina
Loizidu meselesi bugün ve yarın Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından ele
alınacak. Konsey'in, Türkiye'nin Loizidu davasında alınan karara (tazminat ödemeye)
uymayı reddi ile ilgili karar alması bekleniyor. Konsey Başkanı İrlanda Dışişleri
Bakanı Brian Cowen aylar önce TC Dışişleri B akanı İsmail Cem'e gönderdiği mektupla Türkiye'nin
karara uymasını istedi. Cem, 8 Mayıs'ta gönderdiği cevabi mektupta "mahkeme
kararının içeriğini Kıbrıs sorununun çözümüyle bağlantılı kıldığını,
meselenin görüşmeler ve mal-mülk mübadelesi aracılığıyla halledilebileceğini, Ankara'nın sorumluluğu olmadığını
ve kararı uygulayacak yetkili olmadığını, emsal yaratılması halinde meselenin
görüşmelerin konusu olduğu bir zamanda yeni başvurulara (Türkiye aleyhinde) neden
teşkil edeceğini, böyle bir gelişmenin ise Kıbrıs sorununa çözüm bulma
çabalarına olumsuz etkide bulunacağını" vurguladı. Kıbrıs hükümeti
tarafından Avrupa Konseyi'ndeki Daimi Kıbrıs Temsilcisi Büyükelçi Hristoforos
Yanku'ya Cem'in mektubu ışığında atılacak adımlarla ilgili talimatlar verildi. BM
Genel Sekreteri'nin
Kıbrıs Özel Temsilcisi Alvaro de Soto'nun Kıbrıs sorunundaki tarafları, mal-mülk
konusunun yeni görüşmeler turunda gündemin yüksek öncelikleri arasında olacağı
yönünde bilgilendirdi. Bunun Ankara'nın her zaman istediği bir gelişme olduğu biliniyor. Cem sözkonusu mektubunda
Soto'nun bu güvencelerine de değindi ve Loizidu kararının uygulanmasının Kıbrıs
sorunu çözüm prosedürüne olumsuz etkileri olacağını vurguladı. "Ankara
yaklaşan görüşmelere 'sarılıyor' ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Loizidu davasında başlattığı
prosedürleri 'dondurmaya' çalışıyor. Cem mektubunda, Türkiye'nin 3. tur
görüşmeler ışığındaki niyetleri için de yeterince ifşa ediciydi.
Toprak-göçmenler ve mal-mülk gibi Kıbrıs sorununun temel yönlerini tesirsiz hale
getirmeye çalışan
Cem, mal-mülk konusunu çözmenin tek yolunun mübadele ve tazminatlar olduğundan söz
etti. Bu çerçevede herhangi bir değişikliğin, müstakbel bir çözümün iki
kesimlilik karakterini etkileyeceğini varsaydı. 3. Tur görüşmelerin temel görüşme
konularından birini
teşkil edecek olan mal-mülk konusu büyük oranda yabancı arabulucuları da meşgul
ediyor. Amerikan tarafınca, Kıbrıs hükümetinin elinde bulunan ve kişisel mülkiyet
hakkının müzakere edilemez olduğunu vurgulayan yabancı uzmanlar görüşü
çürütülmeye çalışılıyor.
Bundan ötesi tazminatlar fonu kurulması düşünceleri var.
SİMERİNİ: Loizidu kararının tesirsiz hale getirilmesine nasıl ve neden
çalışılıyor
16.05.2000: AB Mahkemesi Başsavcısı Nile Fennelly'nin 24. Şubat 2000 tarihli
kararı işgal bölgeleri aleyhindeki `ambargo'da Türk tarafının lehine çatlağa neden
oldu. Aynı anda perde gerisinde Loizidu kararının yasal-siyasi açıdan etkisiz hale
getirilmesi amaçlanıyor. Fennelly'nin `kararı' veya `avis'i, işgal bölgelerinden AB
ülkelerine narenciye ithalini yasaklayan 1994 kararına karışmakta olan Türk işadamlarının talebiyle
alındı. Fennelly'nin Avrupa Komisyonu ve İngiltere'nin düşüncesiyle eş seyreden
`görüşü' şu noktalarda odaklaşıyor: Mevcut aşamada ve Avrupa Mahkemesi'nin 1994
kararına göre İngiltere'ye narenciye ithalatı için bitki sağlık belgesi ve Kıbrıs Cumhuriyeti'nin
mühürü gerekir. Ancak diğer yandan Fennelly, şunlara işaret ediyor: `Bitki sağlık
belgesinin ürünün geldiği ülkeden olması gerekmez. Ürünün iyi olması halinde bu
belgeyi Türkiye gibi 3.
bir ülke de verebilir. İngiltere veya başka bir ülkeye ithalat için Kıbrıs
Cumhuriyeti tarafından menşe belgesi verilmesi gerekir. Ancak Fennelly bu gerekliliği
Kıbrıs'taki egemen durum nedeniyle ürünün geliş yerinin onayının `güvenilirliği'
sorununa dayandırıyor.
Gelecekte Türkiye ürün menşe belgesi verme güvenilirliği için ikna etmeyi
başarması halinde, 1994 kararının ikinci ayağının da değişmesine açık pencere
bırakıyor. Bu önerileri benimsemenin adetten olmasına rağmen, Başsavcı Fennelly'nin
görüşü Avrupa
Mahkemesi için bağlayıcı değildir. Ancak şöyle ya da böyle Türk tarafının
eline, sahte devlet aleyhindeki `ambargoyu' kaldırma düşüncesini güçlendiren yeni
bir araç daha verilmiş bulunuyor. Zaten bu, Denktaş ile Ankara'nın ana amaçlarından
biridir. Bir diğer
istekleri de Türkiye'yi Loizidu kararından doğan yasal ve siyasi yüklerden
kurtarmaktır. Türkiye Dışişleri Bakanı İsmail Cem Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi
Başkanı İtalyan Lamberto Dini'ye gönderdiği mektupta, Türkiye'nin Loizidu kararını
uygulayacak yetkili
makam olmadığını belirtmekle, "Türkiye'nin işgalci güç olduğu söylemini
çürütüp, yasal taahhütler olmadan toprak konusu üzerinde pazarlıklar
başlatmayı" amaçlıyor. (HARAVGİ de haberi, "Loizidu Meselesi Bugün Avrupa
Konseyi Bakanlar Komitesi'nde - Türkiye Tekrar Uymaya Çağrılıyor" başlığıyla verdi. MAHİ ise
"Türkiye Tekrar Sanık Sandalyesinde" başlığını kullandı. POLİTİS ise,
"Cem'den Avrupa Konseyi'ne Sert Mektup - Türk Dışişleri Bakanı Loizidu Davası
İçin Ne Diyor - Denktaş'ın Görüşlerinde Bir Cem" başlığını ve Cem'in mektubunda
yazdıklarına yer verdi. Gazeteye göre, öte yandan Rum Hükümet Sözcüsü Mihalis
Papapetru, ambargo konusunda yazılanlarla ilgili soru karşısında "yeni birşey
bulunmadığını ve Kıbrıs hükümetinin önüne yeni birşey konulmadığını"
söyledi. Papapetru, Rum Yönetimi'nin konuyla ilgili tezini yineledi. Papapetru,
"Keşke Denktaş görüşmelere farklı bir çehre ile gelse. Cumhurbaşkanının
geçen yıl sonu BM Genel Kurulu'nda da dile getirdiği öneri-jesti geçerlidir"
dedi. Klerides BM Genel
Kurulu huzurunda, "Kıbrıs müzakerelerinde ilerleme olması halinde ticari
ilişkiler konusunu incelemeye hazır olacaklarını" söylemişti.)
TİTİNA
5>>> |