ğEDİTÖRDEN
ğKIBRIS'TAN HABERLER
ğKIBRIS TÜRK ÜNİVERSİTELERİ
ğKİM KİMDİR ?
ğFİLATELİ
ğKİTAP
ğKIBRIS TÜRK MUTFAĞI
ğİLETİŞİM
ğASKER MEKTUBU
ğLİNKLER ANA SAYFA
e@mail
Sayfa yenilemelerinden ve yeni başlıklardan haberdar olmak istiyorsanız
e-mailinizi yazın.
|
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin
tanınmasının tekrar gündeme geldiği şu sıralarda bir tanınma dosyası açmak
istedik.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri
Kofi Annan'ın Kıbrıs konusundaki çelişkili açıklamaları, bir Rum tarafını, bir
Türk tarafını tepkiye boğarken, Rum tarafı, ister sevinsin, ister üzülsün KKTC'nin
her an tanınabileceği endişesini taşıyor. Son İslam Konferansı toplantısında bu
endişe bir kez daha açıkça görüldü. Rum Yönetimi, Katar'daki İslam Zirvesinde
KKTC'nin tanınmasını engelleme yolunda yoğun bir çaba harcadı. Bunda bir ölçüde
başarılı oldu da denilebilir. Ancak Zirvede çıkan karar bazı Rum yayın organlarına
göre, "tanınma öncesindeki son adım"dı.
Aslında buradan vermek istediğim
mesaj, bir devletin varlığı başka, tanınması başka unsurdur. Tanınma önemlidir
ama devletin varlığı ondan da önemlidir.... Çin Halk Cumhuriyeti (nam-ı diğer
Kızıl Çin) 30 yıl tanınmadı ama bu Çin'in varlığını yok edemedi. Şimdi de
Tayvan tanınmıyor ama bu da Tayvan gerçeğini yok edemiyor. (Tayvan'ın Tayvan olarak
kalıp kalmayacağına Tayvan halkı karar verecek.)
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti de 15
Kasım 1983'te ayrı devletini ilan ederek bu yolda önemli bir adım attı. Aslında bu
adım bekleniyordu. Nitekim yazar Ahmet Kabaklı, 15 Kasım 1983 tarihli Tercüman
Gazetesindeki köşesinde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ne zaman ilan edileceğini
sorarken, 15 Kasım 1983 tarihli Akajans Gündeminde KKTC'nin ilan edildiği haberi yer
alıyordu.
Kıbrıs Türk Federe Meclisi 15 Kasım
1983'te tarihi bir karar alarak KKTC'ni ilan ediyor, aynı gün Türkiye Cumhuriyeti de
KKTC'ni tanıyan ilk devlet oluyordu. Bangladeş ve Pakistan'da KKTC'ni önce tanıyor
ancak başta ABD olmak üzere dış baskılara boyun eğerek tanıma kararını geri
alıyorlardı. Ancak bu devletlerin tavrı, Türkiye'yi yolundan alıkoyamıyor ve 16
Kasım'da Türkiye'nin Lefkoşe Büyükelçisi İnal Batu, KKTC'ni tanıyan ilk ülkenin
büyükelçisi olarak itimatnamesini (güven mektubunu) Devlet Başkanı Rauf Denktaş'a
sunuyordu. (Aşağıda, KKTC'ne akredide ilk büyükelçi İnal Batu'nun güven mektubunu
sunuş seremonisinin fotoromanını veriyoruz)
Aşağıdaki ilk resim ise, KKTC
Cumhuriyet Meclisi ana giriş kapısı önündeki anıta ait.... Kıbrıs'a görevli
olarak ilk gelişimde, "Kıbrıs Türk Federe Devleti" yazılıydı. Amaç,
Kıbrıs'ta kurulacak federasyonun Türk Federe kanadı olmaktı. Kısmet olmadı, Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edildi ve anıttaki yazı "Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti Meclisi" olarak değişti. (Bu anıttaki yazının değişip
değişmeyeceğine yine Kıbrıs Türk Halkı karar verecek)
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Evet KKTC'nin tanınması yolundaki en büyük
adımın fotoromanını izlediniz. Bundan sonra da "Kıbrıs Türkü'nün bu
devletini yaşatma kararlılığı içinde olup olmayacağını, AB'ne üyelik adı
altında her ne pahasına olursa olsun barış diyerek kendi devletinden vazgeçip
geçmeyeceğinin" fotoromanını yaşayarak göreceğiz. |
|