ğEDİTÖRDEN
ğKIBRIS'TAN HABERLER
ğKIBRIS TÜRK ÜNİVERSİTELERİ
ğKİM KİMDİR ?
ğFİLATELİ
ğKİTAP
ğKIBRIS TÜRK MUTFAĞI
ğİLETİŞİM
ğAYŞE İNGİLTERE'DE
ğASKER MEKTUBU
ğLİNKLER ANA SAYFA
e@mail
Sayfa yenilemelerinden ve yeni başlıklardan haberdar olmak istiyorsanız
e-mailinizi yazın.
|
Kıbrıs Türk Halk Dansları, HAS-DER’in 18’inci sempozyumunda
tartışıldı. Atatürk Kültür Merkezi’nde,
“2000’li Yıllarda Kıbrıs Türk Halk Danslarının Durumu ve Geleceğe Yönelik
Düşünceler” konulu sempozyumda, halk dansları konusunda araştırma eksikliği,
dağınık örgütlenme, işbirliği ve diyalogsuzluk nedeniyle yozlaşma yaşandığı
vurgulandı.
Konuşmacılar, halk sanatları dernekleri arasında
işbirliği ve merkezi kurumlaşmanın yanında, devletin yol gösterici olması,
bilgilerin arşivlenmesine önem verilmesi, özerkliğin sağlanması, profesyonelliğin
gündeme getirilmesi, eğitmen sorununun aşılması, halk danslarının gençliğe ve
halka sevdirilmesi ve devletin kuruluşlar arasında ayırım yapmaması gerektiğini
savundular.
Kıbrıs Türk Folklorunun geleceğini yakından
etkileyen bu sempozyumda yapılan konuşmalardan bazıları şöyle;
Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Mehmet
Altınay halk bilimcilerin sağladıkları bilgilerin azımsanmayacak düzeyde olduğunu
söyledi. Halk danslarının eğlence olmanın ötesinde sanat da olduğuna dikkat çeken
Altınay,şöyle konuştu: “Bakanlığımız aynı alanlarda etkinlik gösteren
kuruluşlara eşit mesafede bulunmaya gayret gösterirken, üretme uğraşı içinde
bulunan kuruluşlara olanakları ölçüsünde destek vermeye çalışmaktadır. Güzel
sanatlar alanındaki çalışmalara bilimsel motivasyon kazandıracak Sanat Kurumu Yasa
Tasarısı Cumhuriyet Melcisi’nin gündemindedir. Halk Sanatları Derneği’nin
kuruluşundan bugüne göstermiş olduğu performans her türlü takdirin üzerindedir.
Bulup ortaya koyduğu değerli bilgiler, geleceğe toplumsal ortak mirasımız olarak
taşınacaktır.
HAS-DER Başkanı Ali Nebih, açılışta yaptığı
konuşmada, Kıbrıs Türkünün kültürel mirasının tükenmekte olduğuna dikkat
çekerek amaçlarının kültür değerlerini geleceğe taşımak olduğunu vurguladı.
“Kültürel mirasımızı tüketmekle aslında geleceğimizi tüketiyoruz” diyen
Nabih, halk sanatlarını bilimsel temelde araştırıp korumak üzere bir enstitü
kurulmasına çalıştıklarını kaydetti. Has-Der’in düzenlediği sempozyumlarda
bugüne kadar 80’i aşkın bildiri sunulduğuna işaret eden Nebih, sözkonusu
bildirilerin yayınlandığını ve arşivlendiğini, gelecek nesillerin bunlardan
yararlanabileceğini ifade etti. Nebih, ilgili tüm çevrelerin katılımıyla halk
sanatları konusunda atölye çalışmaları düzenlenmesi ve karşılaşılan sorunların
aşılması dileğinde bulundu.
Sempozuyumda ilk bildiriyi sunan Devlet Halk Dansları Topluluğu
Temsilcisi Salahi Döşemeci, Kıbrıs Türk Halk danslarının Rumlardan da Anadolu’dan
da etkilenerek şekillendiğini söyledi. Halk danslarında beğeni amacıyla
değişiklikler yapıldığını ve bunun oyunlarda yozlaşmaya neden olduğunu belirten
Döşemeci, son birkaç yılda dernekler arasında gelişen diyaloğun bu olumsuz gidişi
asgariye indirdiğini ve olumlu gelişmeler sağladığını kaydetti. Döşemeci,
“Bölünerek küçülmemeliyiz. Birleşerek büyümeliyiz” dedi. Halk danslarının
Kıbrıs Türkünün uluslararası alanda dünya toplumlarıyla boy ölçüştüğü ve
temsiliyet sağlanan bir alan olduğuna işaret eden Döşemeci, özetle şunları
kaydetti: “Halk dansları konusunda profesyonellik ve yarı profesyolelliğe
gidilmelidir. Devlet halk dansları ekiplerinde buna başlanabilir. Özveriyle ancak
bugün geldiğimiz yere kadar gelebiliriz. Daha ileriye gidilebilmesi için
profesyonelleşme gereklidir.”
Gazimağusa Belediyesi Halk Dansları Topluluğu
Temsilcisi Fatoş Giritli, teknolojik gelişmeler ve değişen yaşam koşulları
nedeniyle geleneksel kültürün kaybolduğuna dikkat çekerek geleneksel değerlerin
korunması, arşivlenmesi ve genç nesillere aktarılıp sevdirilmesinin önemine dikkat
çekti. Halk kültürünün bilimsel boyutlarda araştırılması üzerinde duran Giritli,
halk danslarında bilimsel araştırma ve eğitimin çok önemli olduğunu anlattı. Halk
danslarının son derece popüler ve yaygın olduğunu ifade eden Giritli, ancak
araştırmaya daha fazla önem verilmesi ve devletin desteğini artırması gerektiğini
sözlerine ekledi.
Gençlik Dairesi Halk Dansları Topluluğu Temsilcisi Tanju
Hastunç, halk danslarına, Türkiye’nin değişik yörelerinden toplam 7 dans
öğrenerek başladığını ve yıllarca sadece bu dansları oynadıklarını, Kıbrıs
Türk halk danslarının 1980’den sonra arştırılmaya ve oynanmaya başlandığını
anlattı. Halk danslarının şekillenmesinde ideolojik fikir ayrılıklarının da etkili
olduğu görüşünü savunan Hastunç, zaman içinde oyunlarda bozulma ve yozlaşmaların
yaşandığını, bu hatayı kendisinin de yaptığını ifade etti. Bugün binlerce
gencin halk danslarıyla uğraştığını anlatan Hastunç, yozlaşmanın önlenmesi,
eğitmen sorununun aşılması ve oyunların gerçeğe uygun oynanmasının önemine
dikkat çekti. Halkın sevgisinin kazanılması gerektiğini de kaydeden Hastunç, bir
etkinlikte çocuğu oynadıktan sonra oradan ayrılan ailelerin bulunduğuna işaret
ederek bu durumun son derece üzücü olduğunu vurguladı. Hastunç, halk danslarının
gelişmesinde uluslararası temsiliyetin motivasyon sağladığını da sözlerine ekledi.
HAS-DER Temsilcisi Kani Kanol, halk
danslarını 1980 öncesi ve 1980 sonrası diye ikiye ayırdı. 1980 Öncesinde siyasi
düşüncelerin ön planda tutulduğunu, 1980 sonrasında ise konunun bilimsel ve sanatsal
temele oturtulduğunu anlatan Kanol, halk danslarının ülkedeki durumunun saptanması
gerektiğini söyledi. Kanol, devletin derneklere eşit davranması gerektiğini de
vurgulayarak konunun okullarda ciddi şekilde ele alınmasını istedi.Kanol, zaman
içinde aslından ve amacından sapan halk danslarının sorunlarının aşılması için
bu alanda faaliyet gösteren harkesin karşılıklı sevgi-saygı temelinde diyalog
kurması, bireyselliğin önlenmesi ve toplumsal çıkarların ön plana çıkarılması,
yozlaşmanın önlenmesi ve işbirliğinin sağlanması gerektiğini vurguladı. Kanol,
“Esas sorun olan devlet eliyle yaratılan çarpık yapı ve ayırımcılık
düzeltilmelidir” şeklinde görüş belirtti. Profesyonelleşme de olabileceğini
kaydeden Kani Kanol, halk danslarında özerk yapılaşmanın önemine değindi.
Sempozyumda son konuşmayı yapan Lefkoşa
Folklor Derneği Temsilcisi Ali Katipoğlu, Kıbrıs Türklerini temsil etmek üzere
1973’de İzmir Fuarı’na giden ekibin Gaziantep yöresinden bir oyun oynadığını ve
bunun üzerine Gaziantep ekibinden “sizin kendi oyununuz yok mu oynayasınız” diye
eleştiri aldığını anlattı. Has-Der’in Kıbrıs Türk Halk danslarının ortaya
çıkarılmasında önemli yere sahip olduğunu vurgulayan Katipoğlu, Has-Der’in daha
geniş kitlelere ulaşabilmesi gerektiğini kaydetti. Dernekler arasında işbirliği ve
diyaloğa önem verilmemesi nedeniyle zaman içinde bilimsellikten uzaklaşıldığını
ve halk danslarında şov amacının öne çıktığını, oyunların yozlaştığını
anlatan Katipoğlu, bilimselliğin esas olması ve oyunlarda standartlaşma sağlanması,
bilgilerin arşivlenmesi gerektiğini söyledi. Katipoğlu, devletin halk sanatları
derneklerine eşit şekilde destek vermesi, yol gösterici olması, bilimsel araştırma
ve arşivlemeye önem vermesi, attığı her adımı araştırma ve bilgiye dayandırması
gerektiğini vurgulayarak Kıbrıs Türk halk danslarının “çok da iyi bir durumda
olmadığını” söyledi.
Kıbrıs Türk Halk Dansları Federasyonu Kuruldu
KKTC’de faliyet gösteren ve halk dansları
çalışmaları yapan dernekler bir federasyon çatısı altında toplandı.
Kıbrıs Türk Halkdansları Federasyonu, yaklaşık bir
yıldır sürdürdüğü kuruluş çalışmalarını tamamladı. Sağlıklı bir
koordinasyon ve işbirliği ortamı yaratmak amacını taşıyan federasyonun kurucu
üyeleri şöyle;: Halk Sanatları
Derneği (HAS-DER),
Lefkoşa Folklor Derneği (FOLK-DER),
Güzelyurt Sanat Derneği (GÜSAD),
Yeni Boğaziçi Kültür, Sanat ve Çevre Derneği (YEKSAD),
Gençlik Merkezi Birliği (Gençlik Merkezi),
Değirmenlik Sanat Derneği (DES-DER),
Güzelyurt Amatör Sanatçıları Derneği (GASAD),
Türkmenköy Kültür ve Sanat Derneği (TÜSAD)
ve Girne Halk Sanatları Derneği (GİRSAD).” |