KKTC ve KUMARHANELER


ğEDİTÖRDEN
ğKIBRIS'TAN HABERLER
ğKIBRIS TÜRK ÜNİVERSİTELERİ
ğKİM KİMDİR ?
ğFİLATELİ
ğKİTAP
ğKIBRIS TÜRK MUTFAĞI
ğİLETİŞİM
ğASKER MEKTUBU
ğLİNKLER

 ANA SAYFA

e@mail

 Sayfa yenilemelerinden ve yeni başlıklardan haberdar olmak istiyorsanız e-mailinizi yazın.



    

Editör
Metin ÇETİN

webmaster&desing
Oğuz ÇETİN

 

kumarhane.jpg (11930 bytes)

KKTC ve kumarhaneler

Türkiye'de kapatılan kumarhanelerin nerede açılacağı sorusuyla birlikte Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti gündeme geldi. Kapatma kararının ardından, Türkiye’deki kumarhanelerdeki bir çok malzeme ve ekipman Kıbrıs’a taşınmaya başlandı bile. Peki kumarhane sahipleri için uygun ve elverişli olan bu transfer Kıbrıs'a uygun mu? KKTC'nin hukuki, sosyal, iktisadi yapısı böyle bir göçü kaldırabilecek düzeyde mi?… Belki de en önemli soru: “Eğitim ve Kumar bir arada olabilir mi?”

Şu anda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde altı üniversite eğitim vermektedir. Vakıf statüsünde iki üniversite; Gazi Magosa’da, Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) ve Lefke’de, Lefke Avrupa Üniversitesi (LAÜ). Özel statüde ise dört üniversite; Girne’de Girne Amerikan Üniversitesi(GAÜ) ile International American University (İAU-iau'da yödak kararıyla halen eğitim verilmiyor), Lefkoşe’de Near East University (NEU) ile International Cyprus University (CIU) bulunmaktadır. Özellikle Türkiye’de üniversiteyi kazanamayan öğrencilerin tercihleri içinde DAÜ, LAU ve NEU üniversiteleri önceliği almaktadır. Türk öğrencilerin yanında, aralarında ABD ve İngiltere’nin de bulunduğu 27 ülkeden öğrenciler bu üniversitelerde okumaktadır.

İlk bakışta, bu üniversitelerin sadece, diploma amaçlı, para kazanmak için kurulan üniversiteler olduğu düşünülebilir. Aslında üniversitelerin ilk kuruluş aşamasında böyle bir süreç yaşandı. Fakat zamanla yöneticilerin bu zihniyetten kurtulup işin temelinde eğitimi görmeye başlamaları ve işi profesyonel boyuta taşımaları, üniversitelerdeki olumlu değişmeleri beraberinde getirdi.

Tabii böyle bir gelişme; üniversiteler arası rekabetin olmasını sağlamıştır, eğitimde de serbest piyasa koşullarının işlemesi gerçekleşmiştir bunun sonucunda birilerinin "Parasız eğitim" diyerek eğitimi ideolojik mesele yapmayıp olaya daha geniş bir perspektiften bakmaları, KKTC Milli Eğitim Bakanlığı’nın tatmin edici burs imkanı sağlaması da bu sürece yardımcı olmuştur.

Üniversitelerin iç yapısındaki bu gelişimin yanında ada ekonomisine olan faydası daha etkileyici. Bu senenin rakamlarına göre, bir öğrenci ülkeye yılda ortalama 10.000$ getirmekte. Şu anda Kıbrıs'taki üniversitelerde okuyan öğrenci sayısı takriben 15.000. Bu da yaklaşık yılda 150.000.000$ gelir etmektedir. Yani Kıbrıs’ın şu anki ekonomik gelirinin büyük bir payını üniversiteler oluşturmaktadır.

Peki böyle bir kaynak kumarhaneler için bir kenara atılabilir mi? Böyle bir şey olursa bunun fırsat maliyeti ne olur? Ebeveynlerin, bundan sonra her yeri kumarhane olacak adaya, çocuklarını eğitim görmesi için göndermeleri ihtimal dışı olmaz mı?

Üniversitelere göre kumarhanelerin ekonomik getirisi daha fazla olur(!), üniversitelere bizim zararımız dokunmaz(!), ülkeyi sadece kumarhanelerle kalkındırabiliriz(!) masallarını ise iki kere ikinin beş etmesinden çıkarı olan kişiler anlatacaktır ki bunlar da büyük ihtimalle kumarhane ve otel sahipleri olacaktır. Çünkü kumarhanenin getirisi otel, ulaşım ve kumar gelirleriyle sınırlı kalmakta; ekonominin geneline yayılmamaktadır. Ülkeye sanıldığı gibi ekonomik getirisi olmayacaktır. Kumar oynamaya gelen kişiler bir kaç günlük paket turlarla adaya gelmekte, akşamları kumar oynadıktan sonra sabahtan öğleye kadar oteline çekilip uyumakta ve öğleden sonra tekrar kumarhanenin yolunu tutmaktadır. Anlaşılacağı gibi bu kişinin ülkeyi gezmeye vakti yok, zaten böyle bir niyeti de yoktur. Geliş amacı sadece kumar oynamak olan kişinin ülkeye getirisi ne olur?

Peki üniversitelerin ekonomik getirisi ve cazip noktası nerede? Kişi buraya okumaya geliyorsa en azından dört sene burada yiyecek, içecek, giyecek, gezecek, eğlenecek, barınacak … demektir. Yani öğrencinin harcadığı para tüm ülkeye yayılmaktadır. En çarpıcı örnek konuttur. KKTC’ne dört yıllığına gelen öğrenci, öncelikle ev tutmakta, binlerce kişi, ev kirası olarak dolarla, sterlinle para ödemektedir. Lokantalar, pastahaneler, marketler, sinemalar öğrencilerin sürekli para harcadığı mekanlardır.

Üniversiteler, ülkenin maddi çıkarları yanında, entellektüel ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurmakta, her üniversite ortamında olduğu gibi, kültürel ve sanatsal faaliyetler organize edilmekte, müzik festivalleri, fotoğraf ve resim sergisi, havacılık gibi etkinlikler düzenlenmektedir.

Şu anda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin çeşitli noktalarında 21 kumarhane fiilen faaliyette bulunmakta, bazıları izin aşamasında beklemektedir. Hükümet ise kumarhaneler konusunda kararsız. Koalisyonun Derviş Eroğlu başkanlığındaki UBP (Ulusal Birlik Partisi) kanadı, kumarhanelerin kapatılmasından; Serdar Denktaş başkanlığındaki DP (Demokrat Parti ) kanadı ise kumarhanelerin açılmasından yana. (Bu yazı yayınlandığında UBP-DP Koalisyon hükümeti vardı. Şimdi UBP-TKP Koalisyon hükümeti vardır)

Böyle bir kararsızlık ortamı, durumu daha da kötüye götürebilir; Türkiye’de kumarhaneleri kapanma noktasına getiren mevzuat yetersizliği, kumarhanelere giren ve çıkan paranın kontrol edilemeyişi, yasa dışı bir çok işte kumarhanelerin kullanılmasının önünün alınamayışı gibi sorunların Kıbrıs'ta da yaşanmasına neden olabilir. Kıbrıs şu durumda, hukuken ve iktisaden, kumarhane göçünü karşılayabilecek bir alt yapıya sahip değil.

Bu soruna çözüm olabilecek en güzel yaklaşım, kumarhane ve üniversitelerin birbirinden çok iyi bir şekilde yalıtılması olabilir. Kıbrıs coğrafi konum itibarıyla da böyle bir ayrıma uygun bir yapıya sahip. Karpaz bölgesi -Boğaz bölgesinin sıkı bir denetim altına alınması kaydıyla- buruna kadar kumarhane bölgesi ilan edilebilir. Gerek denizi, gerekse işlenmemiş doğası, o bölgenin en büyük avantajlarından. ABD bile, büyük bir coğrafyaya sahip olmasına rağmen, kumarhaneleri sadece iki bölgeye toplamış. Bu iki bölgeye giriş ve çıkışlar ise iyi bir şekilde denetlenmektedir. Bu model Türkiye için de uygulanabilirdi, fakat geç kalındı. Bunun acısı, daha fazlasıyla ileriki vakitlerde belirecektir. Sadece eli kangren olan hastanın kolunu keserseniz, onu tedavi etmiş olmayıp ona zarar vermiş olursunuz.

Bu nedenle hem Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, hem de Türkiye bu konuya dikkatle eğilmeli ve kısa vadeli değil uzun vadeli hesaplar yapmalı, soruna doğru teşhis koymalı ve doğru tedavi, en kısa sürede tatbik edilmeli. Aksi taktirde sorun çığ gibi büyür ve kapanmayacak yaralar açabilir. Bu nedenle çığa dönüşmeden kartopunu durduralım.

Oğuz ÇETİN (Serbest Çizgi dergisinden)

Yukarı

Ana Sayfa