Yunanistan
Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu’nun Kıbrıs Rum kesimini ziyaretinde, Rum
Dışişleri Bakanı Yannakis Kasulides’le birlikte düzenlediği basın toplantısında
BRT logosu krizi yaşandı.
Lefkoşe’nin Rum kesimindeki Basın toplantısı
öncesinde, BRT logosunun mikrofondan çıkarılmak istenmesine Türk gazetecilerin
şiddetli tepki göstermesi sonucu, sert tartışmalar oldu ve ve Türk gazeteciler basın
toplantısını terketti..
Kriz nasıl çıktı?
Papandreu ve Kasulides’in Basın toplantısını izlemek
isteyen Türk gazeteciler saat 17.15’te KKTC’den Güney Kıbrıs’a geçerek, Rum
Dışişleri Bakanlığı binasına gittiler. Aralarında BRT, TRT, NTV gibi birçok
televiyon kanalı mikrofonlarını, gazeteciler de ses kayıt cihazlarını Papandreu ile
Kasulides’in basın toplantısında oturacağı masaya yerleştirdiler. Ancak Rum
görevliler, Bayrak Radyo Televizyon Kurumu’na ait BRT logolu mikrofonun “yasadışı
devletin yasadışı televizyonu” olduğu iddiasıyla logonun çıkarılması
gerektiğini, BRT mikrofonun logosuz olarak masada kalabileceğini söylediler.
Rum Hükümet Sözcüsü Mihalis Papapetru, BRT mikrofunun
logosunun çıkarılması gerektiğini, aksi takdirde BRT mikrofonunun logolu halde
masadan alınacağını bildirdi. Olayı sert bir şekilde protesto eden Türk
gazetecilerin tümü basın toplantısı salonunu terk etti. Türk gazetecilerin tepkisi
üzerine geri adım atar ve yumuşar gibi görünen Rum Yönetimi Dışişleri Bakanı
Yannakis Kasulides, bakanlık yetkilileri aracılığıyla BRT’nin logosunun mikrofon
üzerinde kalabileceğini söyledi. Bu haberi alan Türk gazeteciler, tekrar basın
toplantısı salonuna geçti ve BRT mikrofonu logosu ile birlikte diğer mikrofonların
arasında yerini aldı.
(yukarı)
Rum gazetecilerin
desteği
Olayı “gülünç” olarak nitelendiren Rum
gazeteciler, Türk gazetecileri salona girişlerinde alkışladılar ve protestolarında
haklı olduklarını, ortaya koydukları tepkiyi desteklediklerini söylediler. Bir Rum
gazeteci, “Burada karagözlük yapıyoruz” derken, diğer bir Rum gazeteci de,
“Bayraksız, ünvansız müzakerelere gidiyorlar da logo mu sorun oldu” diye tepkisini
ortaya koydular.
Olay çözülmüş gibi görünürken, Rum Dışişleri
Bakanlığı’ndan bir başka yetkilinin, Papandreu ile Kasulides’in oturacağı masaya
sözde “Kıbrıs Cumhuriyeti” bayrağı ile Yunan bayrağını koymasının ardından
BRT mikrofonunu görülemeyecek şekilde yapma çiçekler altına saklaması bardağı
taşıran son damla oldu. Türk gazetecilerin tepkisi üzerine Kasulides’in Özel Kalem
Müdürü “Kıbrıs Cumhuriyeti’nde tek bir yasal televizyon kuruluşu vardır, BRT
yasa dışıdır” dedi.
Bunun üzerine Türk gazeteciler “Bu adada iki devlet ve
ikli devlet televizyonu var” diyerek tekrar salondan dışarı çıktı.
Kıbrıs Rum kesimindeki Atina Büyükelçisi Nikos
Pashiardis, devreye girerek, Türk gazetecilerden esneklik göstermelerini istedi ve
“İki bakan basın toplantısına başlamak için sizden yanıt bekliyor” dedi.
Türk gazetecilerin “BRT logosunun mikrofon üzerinde
durmasının ne sakıncası olabilir?” sorularına karşılık Pashiardis, “Bu konuda
hassasız” demekle yetindi.
Pashiardis’in bu yanıtı üzerine Türk gazeteciler
“Kesinlikle olmaz, BRT logosunu çıkarmayız. Olayı şiddetle protesto ediyor, basın
toplantısını bu şekilde izlemeyeceğimizi iki bakana da iletmenizi istiyoruz”
diyerek tavırlarını ortaya koydular. Ancak Türk gazeteciler yaşanan krizin nedenini
direkt olarak sormak için Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu ile
Kasulides’in basın toplantısına gelişini beklediler. Bir süre sonra görünen
Papandreu ile Kasulides’e “Türkleri basın toplantısında istemiyor musunuz?”
şeklinde sorulan soruya Papandreu yanıt vermezken, aynı soruya Kasulides “Biz sizi
içeride istiyoruz” yanıtını verdi. Türk gazetecilerin, “Öyleyse bırakın
BRT’nin logosunu koyalım” şeklindeki önerisini Kasulides reddetti ve basın
toplantısı salonuna girdi.
Türk gazeteciler de bunun üzerine, saat 18.30’da
başlayan basın toplantısını izlemeden Güney Kıbrıs’tan ayrıldılar.
(yukarı)
Denktaş’ın tepkisi
Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, BRT’nin logosuna
tahammül edemeyen, Kıbrıs Türkü’nün egemenliğini gaspeden ve dünyaya 36 yıldır
“bütün Kıbrıs’ın hükümeti olduğu” yalanını söyleyerek, Kıbrıs
Türkleri’ni azınlık durumuna indirgemek için her yolu deneyen Rum tarafı ile
Kıbrıs meselesini halletmeye çalıştıklarına dikkati çeken Cumhurbaşkanı
Denktaş, “Bu akıldan vazgeçemeyeceklerini bildiğimiz içindir ki gelecekteki
anlaşmayı yıkılmaz, daimi, kalıcı bir anlaşma yapmak için uğraşıyoruz. Bu
nedenle devletten devlete görüşme temelinden hareket ediyoruz. Bunda haklı olduğumuzu
zannedersem bu olay yeniden göstermiştir” dedi.
Cumhurbaşkanı Denktaş, İngiltere’nin Güney
Kıbrıs’taki Yüksek Komiseri Edward Clay ile görüşmesi öncesinde, gazetecilerin
ilgili sorusunu yanıtlarken Rum tarafının sergilediği tavırla ilgili olarak
uluslararası topluluğa da çağrıda bulundu.
Denktaş, “Kıbrıs meselesini bilmeyenler, yanlış
değerlendirenler bu gerçek karşısında bu meseleye yeniden baksınlar” diye
konuştu. Türk gazetecileri kutlayan Cumhurbaşkanı Denktaş, Gazetecilerin bu
davranışının kendisini çok sevindirdiğini söyledi.
Denktaş, “Gazetecilerimizi tebrik ediyorum. Sadece
kendi şahsiyetlerini ve kimliklerini korumuş olmuyorlar, aynı zamanda devletlerini,
haklarını, egemenliklerini, eşitliklerini, kimseye boyun eğmeyeceklerini göstermiş
oldular. Cidden çok sevindim, hepinizi kutluyorum” dedi.
(yukarı)
Edward Clay’ın tavrı
Dış Basın Birliği Başkanı Hüseyin Alkan’ın, Rum
polisinin birlik üyesi South West Press Agency’den İngiliz gazeteci Christopher
Wildig’in “adaya yasa dışı limanlardan girdiği” iddiasıyla basın toplantısı
için Güney Kıbrıs’a geçişine izin vermemesi konusunda İngiliz Yüksek Komiseri
Edward Clay’in değerlendirmesini istemesi üzerine, Clay, bu konuda yorum
yapamayacağını, kuralların ve düzenlemenin bu olduğunu belirtti. Clay, “Ancak olay
üzücü” dedi.
Clay, “Rum Yönetimi’nin uygulamakta olduğu bu sözde
kural uluslararası hukuka uygun mu?” şeklindeki soruya karşılık da, “Sanırım
bunun uluslararası hukukla ilgisi yok. Bu sadece zaman zaman yapılan bir düzenleme
konusudur” demekle yetindi.
(yukarı)
Başbakan Derviş Eroğlu
Başbakan Derviş Eroğlu, ``devlet televizyonumuzun
logosuna bile hazımsızlık gösteren bir zihniyetle anlaşmamız çok zor olacak`` dedi.
Eroğlu, KTÜ Atatürk Kültür Merkezi`nde ``Helsinki
Öncesi ve Sonrası Kıbrıs`` konulu konferansa katılmak için gittiği Trabzon`da,
Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu`nun Kıbrıs Rum kesiminde düzenlediği
basın toplantısında KKTC devlet televizyonu BRT`nin logosunun kaldırılmasının çok
üzücü bir olay olduğunu dile getirerek, şunları söyledi:
``İki ülke arasında görüşmelerin devam ettiği bir
zamanda, devlet televizyonumuzun logosuna bile hazımsızlık gösteren bir anlayışla
anlaşmamız çok zor olacak. Bu zihniyet yadırganacak bir zihniyettir. Rum tarafı bizim
ayrı bir devlet olduğumuzu, Kıbrıs`taki Türkleri ve Kıbrıs`ta bulunan Türk
Silahlı Kuvetleri`ni hazmedememektedir. Ama gerçek olan KKTC`nin ortada olmasıdır. Bu
gerçeği artık görmelidirler. Bunu kabul etmeli ve artık taşıdıkları zihniyetten
kurtulmalıdırlar.``
(yukarı)
Öymen: “Rumlar bir mikrofona
bile tahammül edemiyor”
KKTC’nde çeşitli temaslarda bulunan CHP Genel
Başkanı Altan Öymen, bu temasları sırasında BRT Logosu krizine ilişkin
görüşlerini de dile getirdi.
Öymen, Kıbrıs konusunda iyimser olmak için fazla
olumlu bir ortam bulunma- dığını, “BRT logosu” olayının da bunu gösterdiğini,
Rumlar’ın bir mikrofona bile tahammül edemediğini belirtti. Altan Öymen,
düzenlediği basın toplantısında da şu görüşleri dile getirdi:
“KKTC yetkilileri, Kıbrıs’ta çözüm arayışları
sürecinin bu aşamasında gene yapıcı olma yolundadırlar. Konuya her şeye rağmen,
olumsuzluk- lara rağmen olumlu taraflarından yaklaşmaya çalışmaktadırlar. Fakat bu
sadece bir tarafın yapıcı tutumuyla halledilecek bir iş değildir, öteki taraftan da
aynı iyi niyet ve yapıcılığın gösterilmesi gerekir. Hal böyle iken, ortaya olumsuz
işaretler çıkmaktadır. Bunun biri ünlü mikrofon krizidir. Bu, ayrıntı gibi
görünse de oradaki Türk tarafına karşı tahammülsüzlüğün çok belirgin
örneğidir. Eğer bir logoya tahammül edemezlerse KKTC halkının varlığını kabul
etmeye nasıl yanaşacak- lardır, bunu nasıl içlerine sindireceklerdir? Bu bir soru
konusu olarak bir kere daha ortaya çıkmıştır.”
(yukarı)
KKTC Dışişleri Bakanı
Dışişleri ve Savunma Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Rum
kesimindeki logo krizini kınayarak “Karşı karşıya bulunduğumuz Rum-Yunan
mentalitesini göstermesi bakımından ibret verici bir olaydır” dedi.
“Dolaylı görüşmelerle anlamlı, kapsamlı ve
yüzyüze görüşmelerin başlayabilmesinin zemininin hazırlanmasına çalışıldığı
bir dönemde böyle bir olayın gerçekleşmesi de ibret vericidir. Kimsenin hayallere
kapılmaması gerektiğini ortaya koyduğu için de ibret verici bir olaydır”
Ertuğruloğlu, BRT’nin logosuna dahi tahammül
gösteremeyen bir Rum-Yunan ikilisiyle, Kıbrıs’ta iki ayrı egemenliğe, iki ayrı
halkın ve devletin varlığına dayalı anlaşmanın nasıl sağlanabileceğinin
düşünülmesi gerektiğine dikkati çekti.
Ertuğruloğlu, Güney Kıbrıs’a geçen Türk basın
mensuplarının taşıdıkları logolara karşı gösterilen tahammülsüzlüğü tasvip
etmediklerini, Güney’den Kuzey’e geçecek Rum basın mensuplarına karşı aynı
şekilde davranmayacaklarını söyledi. Ertuğruloğlu, “Onların düştükleri bu
seviyeye bizler kesinlikle düşmeyeceğiz” dedi.
(yukarı)
Talat; “Son derece çirkin
ve utanç verici”
CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat, Yunanistan
Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu’nun Güney Kıbrıs’ta düzenlediği basın
toplantısı sırasında Rumlar’ın BRT logosuna tahammülsüzlük göstermesini “son
derece çirkin ve utanç verici” diye niteledi.
Talat, BRT logosunun kullanılmaması için yapılan Rum
uygulamasını eleştirdi. Talat, bu tür uygulamaların, barışçı görünse de esas
niyeti iyi olmayan, esas niyetleri Kıbrıs sorununun çözümü doğrultusunda olmayan
kişilerin dışa vurmuş tavırları olduğunu kaydetti.
(yukarı)
Çobanoğlu; “BRT gerçektir”
BRTK Müdürü Hüseyin Çobanoğlu, Rum-Yunan ikilisi
kabul etse de etmese de, BRTK’nin de KKTC gibi bir gerçek olduğunu ve bu gerçeğin
dünya durdukça devam edeceğini söyledi.
Çobanoğlu, yaptığı yazılı açıklamada, Rum-Yunan
ikilisinin Kıbrıs Türk halkını imha etmek için 36 yıl önce giriştiği
saldırılar sırasında kurulan Bayrak radyosunun çekirdeğini oluşturduğu Bayrak
Radyo Televizyon Kurumu’nun, dün olduğu gibi bugün de, Kıbrıs Türk halkının
haklı davasının savunucusu olduğunu, BRTK’nin şüphesiz KKTC’nin sesi olduğunu
ve Rum-Yunan ikilisi kabul etse de etmese de BRTK’nin KKTC gibi bir gerçek olduğunu
vurguladı.
BRT’nin Güney Kıbrıs’ta pek çok kez logosunu
kullanarak çekim yaptığını, Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgos Papandreu’nun bu
gelişinden önceki ziyaretinde düzenlenen basın toplantısında da logonun
kullanıldığını hatırlatan Çobanoğlu şöyle dedi:
“Bize göre Rum yetkililerin BRT logosuna ansızın
tepki göstermeleri, son gelişmelerden duydukları rahatsızlıktan kaynaklanmaktadır.
Olayı protesto eder, tüm dünyanın bilgisine getiririz.”
Bay-Sen
Bayrak Radyo Televizyon Kurumu Çalışanları Sendikası
(Bay-Sen), BRTK logosuna karşı takınılan tavrı protesto etti.
Bay-Sen Başkanı Cafer Özsoykal, yazılı
açıklamasında, bu tutumun Rum Yönetimi’nde çağdışı bir anlayışın
sürdüğünü gösterdiğini kaydederek, salonu onurlu bir şekilde terk eden Türk
gazetecileri kutladı.
Özsoykal, KKTC’nin bir gerçek olarak var olmaya devam
edeceğini ve BRTK’nin de KKTC’nin sesini duyurmaya sonsuza kadar devam edeceğini
kaydederek, BRTK çalışanları olarak devlete sahip çıkmaktaki kararlılıklarını
vurguladı.
Gazeteciler Birliği
Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği, Kıbrıs Türk
medyasına ve özellikle BRTK’ya karşı sergilediği tutum nedeniyle Rum Yönetimi’ni
kınadı.
Gazeteciler Birliği Yönetim Kurulu’nca yapılan
açıklamada, “Türk-Yunan ilişkilerinde doğan olumlu atmosferin, Türkiye ile
Yunanistan arasında kalıcı barış, Kıbrıs’ta ise çözüm ümitleri yarattığı
bir dönemde, Rum Yönetimi’nin, Kıbrıs Türk yayın kuruluşlarına karşı
sergilediği tutumu şiddetle kınıyoruz” denildi. Açıklamada, şu ifadelere yer
verildi:
“Bir yayın organının logosunu istismar edip, siyasi
olay haline getiren Rum yetkililer Kıbrıs Türkleri karşısında ne derece samimi
oldukları konusunda şüphe uyandırıyorlar. Rum Yönetimi’ni sağduyuya ve basın
özgürlüğüne saygılı olmaya, ambargocu zihniyetleri terketmeye çağırıyor; olayda
Kıbrıs Türk medyasını destekleyici tavır sergileyen Rum meslektaşları
alkışlıyoruz.
Gazeteciler Cemiyeti
Kuzey Kıbrıs Türk Gazeteciler Cemiyeti, Güney Kıbrıs
Rum Yönetimi Dışişleri Bakanlığı’nın BRT’ye yönelik tavrını kınadı.
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Saffet Soykal, Rum
Dışişleri Bakanlığı’nın takındığı çirkin tavrın, Rum yöneticilerinin hala
karanlık devirlerde yaşadıklarının en bariz göstergesi olduğunu söyledi.
BRT’nin, Kıbrıs Türkü’nün malı, KKTC’nin resmi
yayın organı olduğunu ifade edeen Soykal “Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgos
Papandreu’nun yüzündeki maskenin de düşmesine neden olan bu ibret verici olayı
şiddetle kınar, bu olay karşısında haysiyetli davranışlarından ötürü Rum ve
Yunanlılara bir insanlık dersi veren Türk gazetecileri de kutlarız” dedi.
Basın Konseyi
Kıbrıs Türk Basın Konseyi Başkanı İsmet Kotak,
BRT'ye karşı sergilenen tutumun küstahlık olduğunu söyledi.
Türk basınının görev yapmasına engel oluşturan Rum
Yönetimi'nin gerçekleri kendi halkından ve dünyadan saklamaya çalıştığına
dikkati çeken Kotak, "Basın özgürlüğünden ve insanca yaşama hakkından söz
ederek bunların üzerine propaganda inşa edenler AB'ı bahane ederek Yunan
yayılmacılığına devamda kararlı olduklarını, adada ortak yaşantıyı
reddettiklerini, 36 yıldır uyguladıkları etnik temizlikten pişmanlık
duymadıklarını bu yolla da ortaya koymuşlardır" dedi.
Mücahitler Derneği
Mücahitler Derneği, de Rum Yönetimi’ni kınarken
toplantıyı terkeden Türk basın temsilcilerini kutladı.
Mücahitler Derneği’nce yapılan açıklamada,
“Kıbrıs’ta siyasi bir çözüm için uğraş veren tüm taraflar, Rumlar’ın
samimiyetsizliklerini açığa vuran bu ibret verici davranışları değerlendirmeye”
çağrıldı.
Ulusal Kararlılık platformu
Kıbrıs Türk Ulusal Kararlılık Platformu, Güney
Kıbrıs Rum Yönetimi'nin BRT logosuna karşı tavrını kınadı.
Kıbrıs Türk Ulusal Kararlılık Platformu İzleme
Komitesi Sekreteri Yusuf Yücem, BRT'ye karşı sergilenen tutumun Rumların Kıbrıs
Türkü'ne olan bakış açısını ve hazımsızlığını ortaya koyduğunu belirtti.
Yücem, "Bu tahammül- süzlük ve hazımsızlık Rum Yönetimi'ne, psikolojik bir
tedaviye ihtiyaç duyacak kadar, bulaşmıştır. BRTK logosunu çiçekler arkasına
saklamakla, ne 36 yıldır Kıbrıs Türkü'nün sesi olarak dünyaya yayın yapmakta olan
BRTK'yı ve ne de KKTC'yi dünyanın gözünden ve kulağından alıkoyamazlar" dedi.
Türk-Sen, Gıda-Sen
Kıbrıs Türk İşçi Sendikaları Federasyonu
(Türk-Sen) ile Kıbrıs Türk Gıda, Tütün ve Müskirat İşçileri Sendikası
(Gıda-Sen), Rum Yönetimi'nin BRT'ye karşı takındığı tutumu kınadı.
Türk-Sen Genel Başkanı Önder Konuloğlu Rumlar’ın
BRT logosuna karşı takındığı tutumun Kıbrıs'ta yıllar sonra yeşeren barış
fidanlarını yok etmeye yönelik bir davranış olduğunu belirtti.
Konuloğlu, "şöven yaklaşımlarla Kıbrıs
sorununun çözümüne yönelik engel çıkarmaya çalışanlar bu yolda başarı
sağlamayacaklardır. Bu tür davranışlar Kıbrıs'ta barışı engellemek isteyenlerin
niyetlerini ortaya koymaktan öte hiç bir etkisi olamayacağına inanıyoruz" dedi.
Gıda-Sen Başkanı Arslan Bıçaklı da açıklamasında
bütün dünyanıın Kıbrıs'ta barış beklediği bir dönemde Rum ve Yunan ikilisinin
BRT'nin logosuna bile tahammül edemeyişinin kabul edilmesinin mümkün olmadığını
söyledi.
Bıçaklı, "bu gibi yanlış tavır ve davranış
içinde olan herkesi sağduyulu davranmaya davet eder, bu gibi davranışların her iki
topluma da yarar değil zarar verdiğine inanıyoruz" dedi.
Kuruluşlar
Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası Genel Sekreteri
Adnan Eraslan, İnsan Hakları Derneği Başkanı Hasan Işık ile Polis Emeklileri
Derneği konuyla ilgili açıklamalarında Rum Yönetimi’ni kınadılar.
“Böylesi hassas bir dönemde tarafların sağduyulu ve
yapıcı davranması” gerektiğini belirten Adnan Eraslan, olayı “anlamsız ve
üzücü” olarak nitelerken, Hasan Yılmaz Işık ise, Rum tahammülsüzlüğünün
çözüm için KKTC’nin tanınmasından başka seçenek olmadığını ortaya koyduğunu
belirtti.
Polis Emeklileri Derneği ise, “barış havasının
estiği bugünlerde” takınılan tavrı kınadıklarını ve protesto ettiklerini
duyurdu.
(yukarı)
Rum tarafı; “Karar
siyasidir”
Rum Yönetimi Sözcüsü Mihalis Papapetru, Papandreu ve
Kasulides’in ortak basın toplantısında yaşanan Logo Krizi ile ilgili olarak Rum
Yönetimi Lideri Glafkos Klerides’e bilgi verildiğini söyledi.
Rum radyosunun haberine göre Papapetru, “Bayrak
logosunun kaldırılması kararı siyasidir ve sahte devletin ilanından beri
uygulanıyor” dedi.
Papapetru, “Özgür bölgede yasadışı BRT logosuna
hiçbir zaman izin verilmediğini” de öne sürdü. Papapetru, Kıbrıs Türk basın
mensupları ortak basın toplantısına davet edilirken -kendi deyişiyle “ ‘yasa
dışı Bayrak’ veya devlet logosunu taşıyan hiçbir kamera ya da mikrofonun masaya
konulamayacağının Barış Gücü yetkililerine kesin şekilde anlatıldığını” da
savundu. Papapetru buna rağmen, Kıbrıslı Türk gazetecinin “BRT logosunu masaya
koymasının olumlu ortamı bozmaya yönelik bir çaba olduğunu” iddia etti. Papapetru
olayının “talihsiz bir parantez olarak” nitelenmesini de tavsiye etti.
Rum Hükümet Sözcüsü Mihalis Papapetru, Olayla ilgili
olarak Alithia Gazetesine yaptığı açıklamada yaşanan BRT logosu skandalından son
derece üzüldüğünü söyledi.
Papapetru, kendisine sorulan "Kasulides - Papandreu
ortak basın toplantısında yaşanan BRT logosu skandalı" ile ilgili ilk soruya şu
yanıtı verdi:
"Bu olay beni tahmin edilemeyecek kadar üzdü ve
rahatsız etti çünkü Papandreu ile Kasulides tarafından Kıbrıs Türk toplumuna
önemli mesajlar gönderilmesi fırsatı kaçırıldı. Ayrıca bu olay hepimizin Helsinki
anlaşmalarından sonra yaratmak istediğimiz iyi atmosfere gölge düşürdü. Küçük
bir gölge olduğunu umarım.
Önceleri doğrudan sahte devleti temsil eden bir 'devlet'
kuruluşu olarak 'Bayrak'a geçme izni vermiyorduk. Daha sonra biraz elastikiyet
gösterildi ve onların da mutabık kaldığı bir formülle, logoyu kapatmaları
şartıyla geçmesine izin verildi. Tabi zaman zaman görevlileri aldattılar ve basın
toplantıları sırasında, Logoyu gizleyen örtüyü açtılar. Kameraların önünde
müdahalede bulunulup da mesele yaratılmaması tercih edildi. Zaman zaman bizi
aldattılar ancak olayın esası aynen devam ediyor." (bkz:editörün
yorumu)
(yukarı)
Bir yazar
Rum Yönetimi'nin KKTC'ne ve Kıbrıs Türkü'ne
bakışını ortaya koyan böylesi bir olay Kıbrıs Türk basınında köşe yazarlarına
konu olmaz mı? Araştırmacı yazar Ahmet Tolgay da 17 Ocak tarihli Kıbrıs Gazetesi'nde
"Aklıevvel marifet" başlıklı yazısında özetle şu görüşleri dile
getiriyor:
"…Rum komşularımızın duygusallıktan
kaynaklanan ilkel davranışları, çoğu zaman çıkarlarına olmayan sonuçlar
veriyor….Rum medyası bir yandan logo öyküsünü anlatıp olayla ilgili tepkileri
yansıtıyor; öte yandan da "İşte olayın kahramanı logo" diye BRT
simgesinin çarşaf çarşaf görüntülerini yayınlıyor.Görüntüler, Papandreu'nun
basın toplantısında konuşulan tüm medya kurumlarının logolarını ekarte edip, BRT
logosuna odaklanıyor…BRT böylesi bir reklamı milyarlar harcasa yapamazdı…Sağ
olsun eklıevvel Rum propaganda uzmanları! BRT'ye, kendi organlarında bile inanılmaz
boyutta reklam olanağı sağladılar…Üstelik, bu şirretlik gösterisinin ders ve
ibret verici yönleri de var..Birincisi; Rum-Yunan tarafının Kıbrıs Türk varlığına
ve kurumlarına karşı ne denli bağnaz bir tahammülsüzlük içinde bulunduğu çok
duyarlı ortamımızda kanıtlandı..İkincisi; o skandal Yorgo Papandreu'nun basın
toplantısında sergilendi…Dostum Hüseyin Çobanoğlu, bu takıma BRT'nin şükran
plaketini vermeli"
(yukarı)
Editörün yorumu
Logo krizi üzerinde yorum yapılmayacak kadar çirkin ve
açık. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ve öteki yetkililer konu hakkında yeterince
açıklama yaptı. Ancak benim üzerinde durmak istediğim husus, Türk gazetecilerin olay
karşısında gösterdiği ortak tavır ve Rum Yönetimi Sözcüsü Mihalis
Papapetru’nun insanların gözüne baka baka yalan söylemesidir.
Öncelikle, sergiledikleri ortak tavır nedeniyle tüm
meslektaşlarımı kutlamak isterim. Türk gazetecileri destekleyen Rum gazetecileri de
ayrıca kutlamak isterim. Kıbrıs’ta görev yaptığım uzun süre zarfında, fanatik
Türk düşmanı gazeteciler yanında, Türklerle diyalog kurmaya çalışan
meslektaşlarımız da oldu. Bunların belirli konularda Türk gazetecilerle ortak tavır
koyması gelecek açısından ümit vericidir.
Gelelim Rum Sözcü’nün yalanına! Rum Yönetimi
Sözcüsü insanların gözlerinin içine baka baka yalan söylüyor. Kıbrıs’ta son
olarak görev yaptığım 1990-1997 döneminde en az 10 kez Kıbrıs Rum kesimine geçtik.
TRT ve BRT bu geçişlerde ayrılmaz bir ikili gibiydi. Zaman zaman TRT, zaman zaman
BRT’ye zorluk çıkarıldı ama hiçbir zaman Logo sorunu olmadı (11 Ocak tarihine
kadar olmadıydı demek lazım) Rum kesiminde yapılan seçimlerle ilgili yayınlar
taransa, Rum televizyoncuların ve gazetecilerin çektikleri görüntüler arasında BRT
kamerası ve logosunun varlığı açıkça görülecektir.
Ancak Rum tarafındaki bu çifte standardı ortaya
koyabilmek için bir anımı anlatmak isterim:
1990 yılında Kıbrıs’a görevli gittikten sonra, bir
kaç kez Güney Kıbrıs’I ziyaret için girişimde bulundum. Rum kesimine bu
geçişlerimde, Rum Enformasyon Dairesi PIO’da görevli Eleonora Gavriliides bana ve
ekibime mihmandarlık etti. Yine bir seferinde Rum kesimindeki başkanlık seçimleri
nedeniyle zamanın Rum Yönetimi Lideri Yorgo Vasiliu ve en önemli rakibi (ve şimdiki
Rum Yönetimi Lideri) Klerides’le görüşme talebinde bulundum. Bu görüşmeye,
TRT’de o sıralarda yayınlanmakta olan 60 dakika programının yapımcısı Metin
Balcı’nın da geleceğini bildirdim. Hiç bir zorluk çıkarılmadı ve biz Kıbrıs
Rum kesimine geçerek röportajları yaptık, Rum kesimindeki genel hava ile birlikte
röportajları programda yayınladık. Sonra seçimler yapıldı PIO’da hava değişti.
Eleonora Gavriliides telefonlara çıkmaz oldu. Güneye geçişlerimiz zorlaştı, “Yasa
dışı limanlardan gelenleri kabul etmiyoruz” gerekçesiyle bir kaç kez Ledra Palas
Sınır Kapısı’ndan geri dönmek zorunda kaldık. O zaman da bizi destekleyen Rum
meslektaşlarımız oldu ve ısrarlı takibimiz sonunda, “yasa dışı liman” iddiası
tekrar ortadan kalktı ve Güney Kıbrıs’a geçmeye başladık.
Bu nedenle Rum yönetimi Sözcüsü’nün insanların
gözlerinin içine baka baka “yalan” söylemesini –yeni kendi deyimiyle- “talihsiz
bir parantez” olarak görmeyi umuyorum. Ümit ve temenni ederim ki; Rum yönetimi,
attığı bu anlamsız ve çirkin adımdan vazgeçer ve Kıbrıs’ta basın yayın
kuruluşlarının temsilcileri, her iki tarafa serbestçe geçme imkanı bulur.