Kıbrıs'taki tarihi eserler -TURİZM


ğEDİTÖRDEN
ğKIBRIS'TAN HABERLER
ğKIBRIS TÜRK ÜNİVERSİTELERİ
ğKİM KİMDİR ?
ğFİLATELİ
ğKİTAP
ğKIBRIS TÜRK MUTFAĞI
ğİLETİŞİM
ğAYŞE İNGİLTERE'DE
ğASKER MEKTUBU
ğLİNKLER

 ANA SAYFA

e@mail

 Sayfa yenilemelerinden ve yeni başlıklardan haberdar olmak istiyorsanız e-mailinizi yazın.



    

Editör
Metin ÇETİN

webmaster&desing
Oğuz ÇETİN

 

“KKTC ve TURİZM”

Her köşesinde tarihin izlerini barındıran, yılın 300 gününde güneş alan, deniz suyu sıcaklığının ortalama 21 derece olduğu KKTC önemli bir turizm potansiyeline sahip.

Doğal yapısı, kültürel mirası yanında bozulmamış çevresi, sakin yaşam, zengin mutfak gibi turizm açısından bir dizi avantaja sahip KKTC, tüm avantajına rağmen turizmden beklediğini alamamış bir ülke.

Yetkililer, tanınmamış bir ülke olmanın dezavantajına dikkati çekerken bugüne kadar ihmal edilen konulara yeterince önem vermiyorlar. Örnek mi Ulaşım…. Adaya geliş ne kadar zor ve zahmetli ise, ada içi ulaşım daha da zor. Deniz yoluyla gittiğinizde Girne ve Taşucu Limanlarında çekeceğiniz eziyet sizi havayoluna yönlendirirken bu kez de Ercan Havaalanı’nda kalma riskiyle karşılaşıyorsunuz. Niçin mi, Ercan’dan Girne, Lefkoşa ve Gazi Mağusa’ya servis aracı yok.

Milyonlarca turistin indiği Antalya’ya yaklaşık 100 kilometre uzaktaki KKTC’ye günübirlik geçiş bile yapılamıyorsa öncelikle hatayı kendimizde aramamız gerekiyor.

Tüm bu eksikliklere rağmen son zamanlarda bir hareketlenme görülüyor. “Özel ilgi turizmi” diyebileceğimiz bir çalışma yürütülüyor. Doğası, kültürel birikimi, bitki örtüsü ile büyük olanaklar ve diğer ülkelere göre ayrıcalıklar taşıyan KKTC’nin özel ilgi turizmi için büyük potansiyel taşıdığı biliniyor ve bu yönde çalışmalar yapılıyor. Örneğin; “Dalgıçlık” özel ilgi turizmi uygulamalarından sadece biri. Bakanlık bu amaçla broşür de bastırmış. KKTC bitki örtüsünün tanıtıldığı “dağ yürüyüşleri” diğer bir özel ilgi alanı. Bu amaçla yapılan çalışmalar sonucu gruplar halinde turistler geliyor. Alevkaya ve Salamis ormanlarına yapılan yürüyüş yolları da bu amaç için uygun alanlar.

Bir başka alan da İnanç turizmi…. “Haçlı Kaleleri Turu” da özel ilgi turizminin bir türü. St. Hilarion, Bufavento ve Kantara kalelerini kapsayan bu turlar da uygulamaya girdi. Bunun için çalışma yapan tur operatörleri var. Özellikle 2000’li yıllarda gündemi belirleyen İnanç Turizmi’nden KKTC’nin de yararlanması için somut çalışmalar var. Apostolos Andreas ve St Barnabas Manastırları bu anlamda büyük önem taşıyor.

Bu çerçevede Karpaz bölgesine de özel önem veriliyor. Karpaz’da başta Lefkara olmak üzere el işlerinin üretilip satılacağı bir merkez oluşturuluyor. Dipkarpaz’da pansiyonculuğu geliştirmek için de bir çalışma başlatıldı.

Doğu Akdeniz’de dolaşan ve liman bulmakta zorlanan gemilerin KKTC için önemli bir potansiyel oluşturduğunu gören KKTC yönetimi Yeni Erenköy, Mağusa ve Gemikonağı’na yat limanı yapmayı planlıyor.

Tabii İnanç Turizmi denilince Kıbrıs adasındaki İslam alemi ve Hristiyan dünyasına ait eserlerin hangileri olduğu akla geliyor. İslam alemine ait eski eserlerden ilk akla gelenler, bugün Rum kesiminde kalan Larnaka’daki Hala Sultan Tekkesi ile Girne’deki Hazreti Ömer Türbesi oluyor. Yaklaşık 400 yıllık hakimiyeti döneminde adanın her köşesine damgasını vuran İslam dünyasına ait eserlerin büyük bölümü Güney Kıbrıs’ta kaldı. Güney Kıbrıs'ta kalan eserlerin bazıları ayakta dururken, bazıları da yıkılarak, otopark veya başka amaçla kullanıldı. Çoğunun durumu bilinmiyor.

Edinilen bilgiye göre, adada Türk Müslüman varlıklarına karşı 1950'li yıllarda başlayan saldırılar, 1963 yılında doruk seviyesine ulaştı.

1974 öncesi ada genelinde 110 mabet Rumların saldırısına hedef oldu. 1955-1958 yılları arasında 16, 1963 yılında 86 mabet tahrip edildi.

1974 sonrasında 8 cami saldırıya uğradı. Bu camilerin 7'si bugün Güney Kıbrıs'ta bulunuyor. Larnaka Camii Kebir, Tuzla Camisi, Evdim (Düzkaya) Camisi, Binatlı (Aşağı ve Yukarı) camileri, Yalova Camisi, Çayönü (Paramal) Camisi gibi ibadet yerleri Rum fanatikliğinin somut örneği oldu.

Bugün KKTC'de kalan Yenicami de 1974 yılında Rumlar tarafından tahrip edilmişti. Limasol'da bulunan Hala Sultan Tekkesi de zaman zaman düzenlenen saldırılardan nasibini aldı.

Güney'de kalan camilerimiz veya diğer eserlerimiz 1974 yılından sonra sistematik bir şekilde ortadan kaldırılmaya çalışıldı. Bunun en somut göstergesi ise yıkılan ve yerlerine otopark, benzin istasyonu yapılan camiler oldu.

1974 yılından sonra Güney'de saldırıya uğrayan mabetlerimiz

Ulu Cami (Camii Kebir)- Larnaka

Larnaka'da Seyit Elhaç Mehmet Ağa tarafından yapılan bu cami, boyuna dikdörtgen tasarlı ve iki katlıydı.

Kuzeybatısında birinci katta bulunan son cemaat yeri, zemin katındaki ayak kemerler üzerine oturmakta ve buraya bir merdivenle çıkılmaktaydı. Kuzeybatı güneydoğu yönünde uzanan cami, beşerden iki sıra sütun dizisiyle üç bölüme ayrılıyordu.

Yuvarlak gövdeli ve başlıklı olan bu sütunlar; kuzeydoğu güneybatı yönünde kemerlerle

duvarlara bağlanıyordu. Caminin giriş kapısının üst bölümünde, ahşap merdivenle çıkılan ve önü ahşap kafes parmaklıklarla kapalı kadınlar mahfili vardı. Caminin silindirik gövdeli ve tek şerefli minaresi, kuzeydoğu köşede olup, gövdesi üç bölümlüydü ve iki bölümü barok üslupla yapılmış kemerli nişlerle süslüydü.

Tuzla Camisi- Larnaka

Tuzla'da olan Osmanlı Camisi, çapraz tozonla örtülü enine bir ana mekan ve kuzeyinde kara bir bölmeyle dört gözlü avluya bağlanan son cemaat yerine sahipti. Caminin minaresi, kuzeybatı köşesinde yer alıyordu. Bir Venedik yapısından değiştirilerek camileştirildiği biliniyor.

Evdim (Düzkaya) Camisi

Osmanlı döneminde kesme taştan yapılan bu caminin, daha sonraki dönemlerde şerefsi ve üzerindeki konik alanı, renkli floresan lambalarla ışıklandırıldı. Cami, 1974 yılında kırık evle birlikte yakılıp yıkıldı.

Yalova Camisi- Limasol

Osmanlı Dönemi'nde, St. Gerorge Kilisesi'nden camiye çevrilmiş bu yapı, Yalova köyünde bulunuyordu. Üç kemerli son cemaat yerinin T biçimli bir görünümü vardı. Caminin minaresi solda bulunuyordu ve tek şerefliydi. (Güney Kıbrıs'taki islami eserlerin listesi)

KKTC'nde Hristiyan alemine ait eserler

Tabii biz Kıbrıs Rum kesiminde bulunan ve İslam dünyasını temsil eden eski eserlerin sistematik bir biçimde yok edildiğini anlatırken Rum tarafı da, Kuzey Kıbrıs’taki Hristiyan dünyasına ait eski eserlerin yağmalanarak tahrip edildiğini iddia ediyor. O zaman akla şu soru geliyor. KKTC’ndeki Hristiyan dünyasına ait eserlerin durumu ne?

KKTC’nde Hıristiyanlığın ibadet yerlerinden belli başlı 87 kilise ve manastır var. Bazı kiliseler Kıbrıs’ın Osmanlı İmparatorluğu’nca fethinin ardından camiye çevrildi, bazıları ise bugün ibadet yeri olarak kullanılıyor.

Özellikle Karpaz'daki Apostolos Andreas Manastırı, her yıl belirli dönemlerde Güney Kıbrıs'tan ibadet için gelen yüzlerce kişiyle dolup taşıyor.  (Ayrıntılı liste)

yukarı

ana sayfa