EDİTÖRDEN


ğEDİTÖRDEN
ğKIBRIS'TAN HABERLER
ğKIBRIS TÜRK ÜNİVERSİTELERİ
ğKİM KİMDİR ?
ğFİLATELİ
ğKİTAP
ğKIBRIS TÜRK MUTFAĞI
ğİLETİŞİM
ğASKER MEKTUBU
ğLİNKLER

 ANA SAYFA

e@mail

 Sayfa yenilemelerinden ve yeni başlıklardan haberdar olmak istiyorsanız e-mailinizi yazın.
[FrontPage Save Results Component]



    

Editör
Metin ÇETİN

webmaster&desing
Oğuz ÇETİN

 

editorK.jpg (6300 bytes)

Sevgili Kıbrıs Evi okurları, bu satırları okuduğunuza göre Kıbrısevi'ndeki değişiklikten büyük ölçüde haberdarsınız demektir.

Kıbrısevi'nin müdavimleri Oğuz Çavuşu, dolayısıyla Kıbrısevi'nin web tasarımcısını biliyorlar. Bilmeyenler için kısaca özetliyeyim; Temmuz ayında geçici görevli olarak KKTC'ne gidişim sırasında Oğuz Çavuş da geçirdiği apandist krizi sonucu ameliyat olmuş ve hava değişimi almıştı. Benimle birlikte Türkiye'ye gelen Oğuz Çavuş ilk icraat olarak sayfada radikal değişiklikler yaptı. Ana sayfadaki güzelim grafik ortadan kaybolurken yerine daha işlevsel bir sayfa geldi. Benim sonradan eklediğim linkler, sayfa sonlarında ya da yanda düzensiz bir biçimde yerleştirilmiş durumdaydı. Şimdi ana sayfaya baktığınız anda ilgi alanınıza göre yönünüzü derhal belirleyebilecek duruma geliyorsunuz.

Tabii bu anlattığım şekildeki değişiklik. Umarım beğenirsiniz. İçerik de ise bu kez fazla bir değişiklik yapamadım. Kullandığım bilgisayar Oğuz Çavuş'undu, el koydu; bilgisayarın bulunduğu ve benim çalıştığım oda Oğuz Çavuş'undu ona da el konuldu dolayısıyla sayfa yenilemeye fazla zaman ayıramadım. Örneğin Filateli sayfası için yeni çıkan pullar geldi ama bu düzenleme çalışmaları sırasında fazla zaman ayıramadım.

Buna ilaveten Cumhuriyet Meclisi baskını ve bankazedelere ilişkin gelişmeleri, yakından izlememe rağmen, sizlere günü gününe yansıtamadım. Ancak bu konuda size özel bir dosya hazırlayacağıma dair söz veriyorum. Örneğin meclis baskınının ardından Cumhuriyet Meclisi'ndeki tartışmaları merak edeceksiniz..

Bankazedeler ve meclis baskını gündeme gelince bu konuda Türkiye'nin yaklaşımını da yakından izlememiz gerekir. Basından görebildiğimiz kadarıyla KKTC Başbakanı Derviş Eroğlu, sorunların karşılıklı görüşülmesi için Ankara'ya gelme talebinde bulunuyor ve hükümet de bu talebi (pek de nazik olmayan bir biçimde) geri çeviriyor. Başbakan Bülent Ecevit bu konuda tek mutahatabının Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş olduğunu vurgulayan bir politika izliyor ve Kıbrıs'taki bunalımın aşılması için tek çarenin "Başkanlık sistemi" olduğunu bu yola gidilmesi gerektiğini söylüyor. Başbakan Bülent Ecevit bu konuda haklı. Ben de KKTC için başkanlık sisteminin yararlı olacağına inanıyorum ama bu konudaki kararı Kıbrıs Türk Halkının karar vermesi gerekmiyor mu? Tam uymasa da bir benzetme yapalım, IMF, Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik krizden kurtulması için bazı önerilerde bulunuyor ve biz de bunları, işimize geldiği için (belki de mecburen) uyguluyoruz. Peki IMF yetkilileri bize sundukları ekonomik önlemlerin yanında "başkanlık sistemine geçmemiz" ya da bunun gibi siyasi içerikli başka bir öneride bulunsalardı kendilerine ne cevap verirdik?

Soruyu bir de başka türlü sorayım; Kıbrıs'ta Denktaş ile Eroğlu arasında bir anlaşmazlık var ve bu anlaşmazlıkta biz Denktaş'ı tuttuk ve Eroğlu'nu dışladık diyelim. Peki ilk seçimlerde Eroğlu oylarını daha da arttırarak gelirse ne yapacağız? Biz bu seçim sonuçlarını kabul etmiyoruz, yeni bir seçim daha yapın mı diyeceğiz? Eroğlu'nu siyaset sahnesinden silmek için  yakın geçmişte, seçimden birinci parti çıkmasına rağmen UBP'ne hükümeti kurma görevi verilmediydi. Ne oldu? Eroğlu siyaset sahnesinden silindi mi? Tam aksine,  Eroğlu daha da güçlendi ve o tarihe kadar hiçbir zaman ikinci tura kalmadan % 60'lardan fazla oy alarak seçilen Cumhurbaşkanı Denktaş, son iki seçimdir ikinci turda seçilebildi. Aynı hatayı iki defa işlemenin mantığı ne acaba? Bir atasözümüz; "Aynı taşa iki defa sürçene gülerler" der. Türkiye'nin Kıbrıs'ta ayağını sürçmesini, Rum- Yunan ikilisi ile birlikte AB ve ABD de dört gözle bekliyor.

Türkiye ile KKTC arasındaki ilişkiler ana-yavru ilişkileri çerçevesinde yürüyorsa, belki ilkokulda çocuğumuzu hangi okula yazdıracağımıza karar verebiliriz ama iş üniversiteye kayıt olunca üniversitede okuyacak çocuğumuzun tercihlerine saygı göstermek zorunda kalırız.

Benim önerim, Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri Kıbrıs'ta neler olup bittiğini tam anlamıyla öğrenmek zorundadır. Türkiye'nin Lefkoşe Büyükelçisinin basınla bile doğru dürüst bir diyalogu kalmadıysa, ciddi bir eksikliğimizin varlığından söz edebiliriz. Önce bu eksikliği giderelim 

08.08.2000

yukarı

ana sayfa