ğEDİTÖRDEN
ğKIBRIS'TAN HABERLER
ğKIBRIS TÜRK ÜNİVERSİTELERİ
ğKİM KİMDİR ?
ğFİLATELİ
ğKİTAP
ğKIBRIS TÜRK MUTFAĞI
ğİLETİŞİM
ğASKER MEKTUBU
ğLİNKLER ANA SAYFA
e@mail
Sayfa yenilemelerinden ve yeni başlıklardan haberdar olmak istiyorsanız
e-mailinizi yazın.
|
İNGİLTERE, 1915-1916 OLAYLARI "SOYKIRIM" DEĞİL
İngiltere,
Osmanlı İmparatarloğu döneminde yaşanan 1915-1916 Ermeni olaylarının, 1948 BM
Soykırım Sözleşmesi çerçevesindeki özel anlamıyla bir "soykırım"
olarak sınıflandırılması gerektiğine inanmadığını açıkladı.
Bu açıklama, 23 Temmuz tarihinde Ankara'daki İngiliz
Büyükelçiliği tarafından yayımlanan basın bülteninde yer aldı. Açıklamada, o
dönemin İngiliz hükümeti ve sonraki İngiliz hükümetlerinin, 1915-1916 olaylarını
korkunç bir trajedi olarak gördükleri belirtilerek, şöyle denildi:
"Her iki tarafın kayıpları gözönüne alındığında,
konunun önemini anlıyoruz. Ancak, kanıtların ışığında, bu olayların, 1948 BM
Soykırım Sözleşmesi çerçevesindeki özel anlamıyla bir 'soykırım' olarak
sınıflandırılması gerektiğine inanmıyoruz."
Açıklamada ayrıca, İngiltere Dışişleri ve İngiliz
Topluluğu Bakanı Baroness Scotland'ın Lordlar Kamarası'nda konuya ilişkin bir soruya
karşılık verdiği yanıta da yer verildi. Scotland'ın, söz konusu soruya yanıtı
aynen şöyle:
"Hükümetimizin, daha önceki İngiliz hükümetleriyle
uyumlu olarak olayı değerlendirmesi sonucu, kanıtların, söz konusu olayların,
uygulamada 1948 BM Soykırım Sözleşmesi'nde tanımlanan şekliyle bir soykırım olarak
sınıflandırılmasına ikna edecek yeterlilikte olmadığına karar vermiştir ki bu
sözleşme hiçbir şekilde geriye dönük olarak uygulanamaz. 1915-1916 yıllarında
Doğu Anadolu'da yaşanan bu olayların yorumu da halen tarihçiler arasında özgün
tartışmalar konusudur."
EMEKLİ BÜYÜKELÇİ AKTAN:
"İLK YENİLGİ Mİ?
Emekli büyükelçi, Radikal gazetesi köşe yazarı
Gündüz Aktan, 30 Temmuz tarihli makalesinde, bu açıklamayı yapan hükümetin,
herhangi bir ülkenin hükümeti değil, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Osmanlı'nın
başkenti İstanbul'u işgal eden ülkenin hükümeti olduğuna işaret etti.
İngiltere'nin Ankara Büyükelçiliği tarafından
yayınlanan basın bülteni metninin, bugüne kadar bilinen İngiliz çizgisinin ötesine
geçtiğine işaret eden Aktan, "yeni noktalar" olarak tanımladığı bu
hususları şöyle sıraladı:
"1915-16 olaylarının büyük bir trajedi olduğunu
belirttikten hemen sonra iki tarafın da (büyük) kayıplar verdiğini söylüyor.
'Kanıtların, olayların soykırım olduğunu gösterdiğine inanmıyoruz' deniyor.
Soykırımın, 1948 BM Soykırım Sözleşmesi'ne göre özel bir anlamı olduğu
vurgulanıyor. 1948 BM Soykırım Sözleşmesi'nin geriye dönük işlemediğine dikkat
çekiliyor. Tarihçilerin, konuyu hala ciddiyetle tartıştıkları bildiriliyor. Bunun
anlamı şu:
İlk kez Batılı bir hükümet, 1915-16 olaylarını
devletler hukukuna, yani BM Soykırım Sözleşmesi'ne göre değerlendiriyor ve
kaçınılmaz olan sonuca varıyor. Olaylar ne kadar trajik olursa olsun sözleşmedeki
soykırım tanımına uymamaktadır.
Yine ilk kez bir Batılı hükümet, olayların trajik
niteliğini belirtirken, iki tarafın kayıplarına atıfta bulunuyor. Ölen
Müslümanlar’ın da insan olduğunu, onların öldürülmesinin de trajedinin bir
parçasını oluşturduğunu kabul ediyor."
Aktan yazısında, Fransa'yı sözde
Ermeni soykırımı konusunda aldığı karardan dolayı eleştirirken, "bir de
bakın Fransa'nın haline. Oradaki parlamento da ciddi sayılmaz. Ama asıl sorumlu olan
hükümet" dedi ve şöyle devam etti:
"Zira, Fransız hükümeti, hukukçularından
alacağı benzeri bir görüşle Ermeni soykırım yasasının çıkmasını
engelleyebilirdi, öyle yapmadı. Parti politikalarının ve önyargılarının esiri
oldu. Kendi içinde bulunduğu Cezayir sendromunu hafifletmek için Türkiye'yi kullandı.
Kendisinin Adana-Maraş bölgesinde katledilen sivil Türkler'e ilişkin sorumluluğunu
ise gözardı etti." |